Silahlar Susarken;Barış ve Kardeşlik Yanıbaşımızda! 15 Ağustos 1984'te Siirt'in Eruh baskını ile başlayan Pkk terörü,29 yıllık süreçte Türkiye’nin başını önemli ölçüde ağrıttığı, maddi ve manevi güç kaybına sebep olduğu bir gerçektir. Otuz yıl öncesinin egemen siyasi koşulları dağa çıkışı adeta zorunlu kılıyordu. Ağır insan hakları ihlalleri, inkâr, sistemli asimilasyon politikaları; Kürt muhalefetinin silahlanmasını hem teşvik etmekteydi hem de meşrulaştırmaktaydı. Bu süreç boyunca ağır bedeller ödendi. On binlerce yurttaşımız hayatını kaybetti.Bir o kadarda dul,yetim ve yaralı bıraktı geride.Halkımızın fakirliğinde,demokrasinin geriliğinde bu 30 yıllık çatışmanın büyük payı olduğu herkesin malumudur. Gelinen nokta da Türkiye’nin ve Kuzey Irakta oluşan sosyo ekonomik yapının artık sorunları çatışmayla değil,siyasetle çözümü dayattığı görülmektedir.Kuzey Irak ‘ta oluşan sosyo ekonomik ve siyasi yapı,bölgedeki dengelerinde dayatması ile Türkiye ile or
Kayıtlar
Nisan, 2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
Tarık Ramazan: Arap Baharı yok, ortada bir devrim de göremiyorum Pınar Kandemir/Usasabah 13.04.2013 Fotoğraf: Rob Judges Müslüman Kardeşler'in kurucusu Hasan El-Benna'nin torunu olan Profesör Tarık Ramazan (Tariq Ramadan) oldukça itibarlı bir entellektuel ve akademisyen. Ramazan'ın özellikle Müslümanların Avrupa'ya entegrasyonu ile ilgili fikirleri dünyanın diğer coğrafyalarında olduğu gibi Avrupa'daki göçmen gençler arasında da bilinirliliğinin artmasını sağladı. Dünya'nın birçok noktasına sayısız panel ve konferansa katılmak üzere seyahatlerde bulanan Prof. Ramazan, aynı zamanda Oxford Üniversitesi Çağdaş İslam Çalışmaları Kürsüsü, Doğu Çalışmaları Bölümü'nde öğretim üyesi. Ramazan, ek olarak Brüksel merkezli Avrupa Müslüman Ağı'nın da Başkanı olarak görev yapıyor. Arap Baharı'nı, Avrupalı Müslümanları ve İslamcılığı Tarık Ramazan ile konuştuk. *** Sizin 'Arap Baharı' yerine "Arap Uyanışı" olarak yeniden özgün
- Bağlantıyı al
- E-posta
- Diğer Uygulamalar
RemzîPêşeng/Timetürk 10.04.2013 “Bireylerin ve toplumların taşıdıkları dini inançlar hiçbir zaman sorgu altına alınamazlar. Felsefe ve bilimde en çok kullanılan ‘neden ve niçin’ sorusunun en az kullanıldığı alan “Türk İslamcıları, Hizbullah ve PKK çevresi olmuştur.” Şimdi gündemde Hizbulah var. Bu örgütün nasıl ortaya çıktığı kimler tarafından korumaya alındığı çok iyi biliniyor. Ama Hizbullah gibi sayıları onbinlere varan bir örgütün nasıl olup ta bir haftada ortadan kaldırılabildiği ya da etkisizleştirildiğini hiç kimse soramıyor. Hizbullah ta köken olarak Kürtler’den oluşuyordu ve bu örgüt PKK tabanını yıldırmada ustaca kullanılıyordu. O halde ne oldu da Hizbullah’a ihtiyaç duyulmaktan vazgeçildi ve şimdi neden tekrar ihtiyaç duyuldu. ? Bu durumu Öcalan’ın Türkiye’ye dönüşünden ve yeni gibi sunulan stratejinin açıklanm