Kayıtlar

Mart, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Darbe Hukukuna İlkkez Dokunuluyor!

Darbe hukukuna ilk kez dokunuluyor Doç. Dr. Osman Can Melih Altınok/T araf Son dönemlerde yargıdaki statükoya karşı cesur çıkışlarıyla tanınan ve YARSAV’a alternatif olarak kurulan Demokrat Yargı Derneği’nin eş başkanlığını yürüten Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can, Türkiye’de yargının ideolojik bir silah olarak örgütlendiğini belirterek, “Bu açıdan Türkiye’de ideal anlamda bir yargının varlığından söz edemeyiz” dedi. Doç. Dr. Osman Can’la Hükümet’in hazırladığı Anayasa değişiklik paketini konuştuk. » İlk olarak AKP'nin kamuoyuyla paylaştığı Anayasal değişikliği paketi üzerine genel bir değerlendirmeye başlayalım. Sizce gerçekten önemli bir adım atıldı mı, öngörülen reformlar yeterli midir? Biz reformları yetersiz olarak değerlendirmiyoruz. Sonuçta bir darbe sistemi içerisinde, demokratik iradenin etkin olmadığı bir siyasal sistemde yaşıyoruz. Anayasası darbe anayasası, yasaları darbe yasaları olan bir sistem. Özlediğimiz değişim öyle bir anda olacak birşey değil

Müslümanlık ve milliyetçilik

KUM SAATİ / Taraf ;19.03.2010 Ahmet Altan Müslümanlık ve milliyetçilik Bu ülkenin “kimliğinin” belirlenmesinde önemli bir yeri olan “muhafazakârların” tercihlerini iyi anlayabilmemiz için bizim Müslümanlıkla “milliyetçilik” arasındaki ilişkileri tartışmamız, bu konudaki soruları aydınlığa kavuşturmamız gerekiyor. Özellikle “din vurgulu” siyasi partilerin bilinçli bir şekilde birbirine karıştırdığı, birlikte sahip çıkmaya çalıştığı bu iki kavram gerçekten de “birlikte” var olabilirler mi? Daha açık ve net sorarsak... Müslüman biri milliyetçi olabilir mi? Eninde sonunda biz bunu tartışmak zorunda kalacağız. Çünkü Türkiye’nin çizdiği zikzakların en önemli nedenlerinden biri, bizim bu kavramları açıklığa kavuşturmamamız. Siyasilerin bu “iki kavramı” hep bulanık tutması. Bir kere, bu ülkenin kimliğini bulmasını, ne siyasilerin, ne askerlerin, ne yargıçların, ne aydınların sağlayabileceğini düşünüyorum, bu ülke, “kimliğini” burada yaşayan insanların “ortak değerleri ve ortak vicdanı

İsrail’in savaş davulları 2010

Sami Mubayed İsrail’in savaş davulları 2010 Netanyahu bu savaşın gerçekleşmesini istemektedir. Bu öncelikle onun İran korkusuyla doğrudan ilgilidir. Diğer bir neden, Arap devletlerine savaş açan ve kazanan İsrailli liderler arasında sayılmak istemektedir; David Ben Gurion, Menachem Begin ya da Ariel Şaron gibi… 2006 yılında Lübnan-İsrail sınırında ateşkes ilan edildiğinde hiç kimse –bir an için bile olsa– bunun Hizbullah’la İsrail arasındaki çatışmanın sonu olduğuna inanmamıştı. Tüm bunların ardından, 2006’da İsrail’in hedeflediği hiçbir şey gerçekleşmemişti: İsrail Savunma Kuvvetleri askerleri halen Lübnan’da esir durumundaydı; Hizbullah ise yok olmak ya da zayıflamak bir yana, İsrail ordusunun da teslim ettiği gibi, aksine öncekine nazaran savaştan çok daha kuvvetli çıkmıştı. Siyonist devletin ardında yatan ideolojiyi bilmeyen bir kişi 2006 yılının Tel Aviv için neden bu kadar büyük bir sorun teşkil ettiğini anlamayacaktır. İsrailliler Arapları “yenememiş” olmayı kaldıramamıştı

Hilafet'i Çiğneyen Kadınlar!

Merve Kavakçı Hilafet’i çiğneyen kadınlar Vakit Gazetesi; 05 Mart 2010 Cuma CHP’li kadınlar çarşaf yırtmış, kutlama yapmışlar. Düğün değil bayram değil, Hilafetin kaldırılmasını kutlamışlar. Münasiptir. Aferin onlara, diyorum. Hemen arkasından da düşünüyorum: Nedir bu CHP kadınlarındaki hırçınlık? Nedir bu yırtıcılığın kaynağı? Sırf kadınları mı CHP’nin, değil tabii. Bu ülke Tandoğan’lar da gördü, Kel Ali’ler de. Yani yadırgamıyorum. Ama sanki kadınların üzerine daha da bir tutunuyor bu ürkütücü hasletler. Bir düşünün, dışarıdan birinin yerine koyun kendinizi. Dışarıdan dilediğinizin yerine. Yani doğu batı, kuzey güney fark etmez, ama dışarıdan olsun. Zengin fakir, beyaz siyah önemli değil. Gelişmiş az gelişmiş, gelişmekte olan fark etmez. Dışarıdan, Türkiye’ye başka bir gözlükle bakan birinin yerine koyun. Ne düşünür? Nasıl açıklarsınız bu hali? Bu nefreti? Bu derece nefret ne yapar insana? Evet evet onlara. Ta kendilerine. Bu nefreti ka

ANALİZLER

   Irak Üzerine Bir Analiz             07.03.2010 Pazar Günü Irak’ta Ülke yönetimini belirlemek için ilk seçim yapılacak.Bu Ülkenin kaderini de belirleyecek ilk seçim olacağa benzemektedir. Siyasi gözlemcilerin kanaati böyle.Ancak bu seçimler, Irak’ın; barış, demokrasi ve hukuk temelinde gelişmiş toplumların sahip olduğu hoşgörüye,güvene,ifade özgürlüğü,açık toplum olma özellikleri temelinde  bir yapıya kavuşacağı anlamına gelmiyor. Zira siyasi ve kültürel geri kalmışlık,Batı standardında bir gelişmişliği yakalaybilmek için daha onlarca yıllık bir süreci gerekli kılmaktadır.             Diktatör Saddam Rejimi yıkılalı 6 Yıl oldu. Geride 1 milyon ölü,bir o kadar yaralı ve sakat,10 binlerce mahkum ve işini,aşını, evini kaybetmiş hali hazırda milyonlarca mağdur bıraktı. Ya felç olmuş eğitim ve sağlık hizmetleri?! Yada  Ülkeyi yaşanılır olmaktan çıkarmış  çevre felaketi?  Bu düpedüz bir Gazap! Allah’ın fesada sürüklenmiş bir kavmi,bir başka kavimle cezalandırması gibi bir durum.