Kayıtlar

Ağustos, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Tahmili Savaş; Kim Şehid?! Kırk dereden su getirerek envaitürlü tevillerle  Anayasa Referandumu akidevi  bir mesele haline getiren  Kardeşlerimizden  sevdiğim ve mücadele azmini ve gayretlerini  takdir ettiğim bir Genç; Modern  Firavn Saddam’ın askerleri ile Put Kıran İslam Inqılabının İslam Ordusu askerlerini ayni kefeye koyabiliyor. Tahmili Savaşla ilgili malumat eksikliği ve Saddamın Başbakanı Tarık Aziz’in dünya basınına düşen “Biz İran’a neden saldırdık!” açıklamalarını bilmiyor olabilir. Ancak Saddam Rejiminin; abd,rusya,ing,fransa,İsrail tüm Batılı emperyalist ülkelerinin tam desteğini arkasına aldığını da nasıl bilmez  yada çevresinden duymaz akıl alır gibi değil doğrusu! Demekki; “iki tarafta müslüman,şehit hangisine diyeceğiz!?” diyor! Aslında şunu demeye getiriyor bu Genç Kardeşimiz; ” İki tarafta müslüman, müslümanların birbirlerini öldürmeleri, öleninde öldüreninde cehennemlik olmasını gerektirir!!!”  Peki,Vahyi gerçek böylemi? Yada  anayasa oylamasında  istikbarın vesaye
İlim ve Hikmetle   Kurulan   Bir Hayat!             “Sana ilim ve hikmeti verdik!”   İlahi kaynaklı ilim olan   Vahiy; insanlığa sunulmuş bir Furkan, beyyine, hidayettir. Hikmetse insanın fıtratına yazılmış, ihtiyar,anlayış, düşünce,doğruyu kavrayış yeteneği ile içtihat kabiliyetidir. Vahiy değişmez sabitelere sahiptir. Ama hikmet değişkendir. O nedenle hikmetin; mü’minin yitik malı olması bu anlamdadır. Fıkıh hikmet temellidir. Şeriat’ta kesin vahyi hükümler dışında böyledir. Ekonomik,coğrafi, kültürel, siyasi şartlar, Şeriatin belirlenmesi ve şekillenmesinde   önemli unsurlardır. Bu gözardı edileli beri, Rasulullah’ın   “asrı saddet” i hep ütopya olarak kaldı. Oysa Rasulullah’ın dönemi bir   ütopyaya dönüşmeli değil,    O’nun yöntemi,usulü ve bakış açısı güzel bir örnek olmalıydı.   Taklit ve gelenekcilik düşünceyi ve hikmeti öldürdü. Günün değişen şartlarına, insan beyninin ve düşüncesinin akıl almaz   değişimi karşısında; hayatı hala daha Rasulullahın kendi dönemiyle alakalı sünne
Ahmet el-Katip Mehdi Beklemeyen Bir Şii    Hamdi Et-TAHAVİ     İslami Yorum için Çeviren: Muhammed Coşkun Uzun yıllar aşırı katı Şii akımlarının etkisinde kalmış olan Ahmet el-Katip 1979 İran devriminden önceki yıllarda Kerbela’da Seyyid Muhammed Hasan eş-Şirâzî’nin izinden gitmekteydi. Devrimden sonra aynı tecrübenin ülkesi Irak‘ta da gerçekleşmesi için çalıştı. İmamet ve yönetim konuları üzerine yoğunlaştığı dönemlerde İran devriminin baş aktörü ve manevi lideri Humeyni’nin “velayeti fakih” teorisini inceledi. Bu teoriye göre Humeyni bir fakih/din adamı olarak, Şiilerin bin yılı aşkın süredir bekledikleri “Kayıp İmam”ın vekili idi. Humeyni’ye göre velayeti fakih sisteminde “fakih”, yani devlet başkanı, “Kayıp İmam”ın vekili olduğu için her şeyin üstünde idi; halkın, şura meclisinin, cumhurbaşkanının… Yazarımız 1000 küsur yıllık Şii imamet teorisini iyiden iyiye inceledikten sonra “beklenen mehdi”, “on iki imam” vb. gibi inançların asılsız olduğu kanaatine ulaştı. Bu durum onun
Moritanya asıllı Muhammed bin el-Muhtar eş-Şankıti’den dört makale!   Raşid Hilafet, Raşid Toplum Moritanya asıllı Timeturk yazarı ünlü Müslüman düşünür Muhammed Muhtar eş-Şankitî'nin "Raşid Hilafet, Raşid Toplum" adlı makalesini özellikle son günlerde rotasını kaybetmiş tüm İslamcıları ithaf ediyoruz... Salı 24.08.2010 - 12:21 Muhammed bin el-Muhtar eş-Şankıti / TİMETURK Raşid hilafet, raşid bir toplumun ürünüdür. Ne zamanki toplum rüşdünü kaybetmeye başladı, raşid hilafet de varlığının yakıtını kaybetti ve dayanakları yıkıldı. Raşid hilafet merhalesi, İslâmî toplum bilincinde, parlak ve ilham verici bir surette yerleşti. Çünkü İslâm tarihindeki o otuz yıl, –Hz. Peygamber döneminden sonra- yönetimin şer’iliği alanında İslâm siyaset ilkelerinin yeryüzünde fiilen uygulandığı yegâne merhaledir. Müslümanın raşid hilafet tecrübesinden aldığı ilham, belki de Rönesans dönemindeki Avrupalıların, Roma ve Atina’daki eski demokrasi deneyiminden aldıkları ilhama benziyor. Rön