Kayıtlar

Mayıs, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Demokrasi Din Değil; Medeni Bir Yönetim Şeklidir! Atilla Morçol Kayseri/21.05.2011      Demokrasiye karşı olanların red nedenlerinden biri de;demokrasinin insana merkezi bir rol veriyor olmasıymış! İyi ya  bundan daha  güzel ne olabilir! Yönetimde insana yani Halka “merkezi bir rol”  verilmeyecekse kime verilecektir? Böyle olması, İnsanın Halife olarak yaratılmasına ve Allah’ın Nas/Halkın  Rabbi,Meliki,İlahı olmasına da muafık düşmektedir.Halk değilde "Allah adına yönettiğini" iddia eden yarı kutsal bir sultan,halife yada rehbere mi yönetimde merkezi bir yer verilmelidir!? Din yada ideolojiler adına Halk üzerinde vesayet sahibi olmak istibdat ve zulum doğrurmuştur her zaman. Bunun bi,r istisnası vardır;o da Elçilerin iktidarıdır.BBundan sonra da peygamber gelmeyeceğine göre bu kapıda kapanmıştır.Bunun acı tecrübeleri Halife Osman döneminden itibaren istisnai bir kaç "halife" kral,hükümdar dışında yaşanmış,istibdat ve zulmün can yakıcı örnekleri tarihe mal ol
  Suriye'de özgürlük ve mezhepçilik M.Muhtar Şankiti Timetürk/20.05.2011 Tüm beşeri toplumlar zenginlerle yoksullar arasındaki farklar gibi yatay bölünlemerle mezhebi ve dini ayrılıklar gibi dikey bölünme sıkıntısı çekiyor. Toplumdaki yatay bölünme devrime yardımcı ve teşvik ediciyken dikey bölünme ise devrim ve değişim çabalarını zayıf bırakmaktadır. Problem mezhebi, dini veya etnik farklılıkta değildir. Problem ister çoğunluk ister azınlık olsun toplumun bir kesimine karşı bu bağ temelinde ayrımcılık yapmaktır. Bugün Suriye’de cereyan eden siyasi çatışma halkla rejim arasında, despotlukla demokrasi arasındaki bir çatışmadır, sünnilerle aileviler arasındaki bir çatışma değildir. Ancak siyasi çatışmalar çoğu zaman din, etnisite ve mezhebi savunma kisvesine büründüğünü görüyoruz. Birçok ezici iktidarın bu siyasi dikey bölünmelerde, toplumun bir kesimini diğer bir kesime karşı kaşıyarak, birbirine kırdırarak kendi varlığını sürdürmeye ve kendini sağla
'Dünya iflas edemeyecek kadar büyük mü?' Noam Chomsky* / TIMETURK 15.05.2011 Arap dünyasındaki demokrasi ayaklanması, halkın cesaretinin, azminin ve sadakatinin olağanüstü bir gösterisiydi.  Tesadüfen de Madison, Wisconsin ve Birleşik Devletler’in diğer şehirlerindeki on binlerce insanın kayda değer demokrasiye ve işçilere destek başkaldırısıyla aynı zamana denk düştü. Eğer Kahire ve Madison’daki ayaklanmaların izlediği yörünge kesiştirilseydi, farklı yönlere doğru giderlerdi. Kahire’de diktatörlüğün yok saydığı temel haklar talep edilirken, Madison’da uzun ve zor mücadelelerle kazanılan ve şimdilerde ciddi tehdit altındaki haklar savunuluyordu. Her ikisi de, küresel toplumda farklı rotaları izleyen, bir eğilimler mikro-evrenidir. Gerek dünya tarihinin en güçlü ve en zengin ülkesinin çürüyen endüstriyel kalbinde gerekse de Başkan Dwight Eisenhower’ın “dünyada en önemli stratejik yer ” ile “stratejik gücün muazzam kaynağı yer” dediği ve Dışişleri Bakanlığı’n