2012/K A S I M H A S B İ H A L İ
Atilla
MORÇOL
Konya;14/11/2012
Ve
“Böyle Buyurdu Zerdüşt” !
Cezaevinde
yüzlerce Kürt Neden bedenlerini Ölüm Orucuna yatırdı!? İşkenceye mi
uğradılar!?Hayır! böyle bir tek iddia yok! Kötü muamele mi?Yok! Sağlık
koşullarımı bozuk!? Hayır! Neden öyleyse!? Nedeni malum! Kandil
den gelen
talimat! Yani "Zerdüşt böyle buyurdu!"
Hepsi siyasi,pkk nın dayattığı,propaganda yaptığı istekler!Haksızlık yapmayalım!Bu gün
"Ölüm Oruçlarının" sorumlusu Devlet değil, sorumsuz, maceraperest Pkk/Bdp/Dtk önderliğidir. Bir tek emirle, "bozun oruçlarınızı!" demekle de,ömür boyu sürecek sakatlıklar önlenir, ölümün eşiğine gelen Kürt gençleri kurtulur!
Ama ne Türklerin geleceği Pkk nın umurunda, ne de Kürtlerin geleceği! Onlar Kandil’de kürt halkı adına düşünüyor, planlıyor ve emrediyor, militanları Türkiye’de icraata sokuyor. Kürt Halkı ne der? Nasıl düşünür, onaylar mı, mahkûm yakınları nasıl karşılılar; hiç mi hiç umurlarında değildir. Ölüm oruçlarına destek veriyorlar!
Terör Erbabı için bir kaç yüz gencin sakat kalmasının, ölmesinin hiçbir önemi yoktur. Zaten dağda binlercesi hastalık, sakatlıktan dolayı heba olmuyor mu? Yüzlercesi Askerin karşısına intihar saldırısı ile geçip canlarını vermiyor mu?
Öyleyse Cezaevlerinden ölü bedenler çıksın kimin umurunda? Önemli olan kürt gençlerinin ömür boyu sakatlığı ve kanları üzerinden siyasi rant elde etmektir.Esas olan Kürtler baş olmaktır.
Kürt Halkına rağmen,Kürt Halkının desteği aranmaksızın,Kürt Halkının ne düşündüğü hesaba katılmaksızın!
Hepsi siyasi,pkk nın dayattığı,propaganda yaptığı istekler!Haksızlık yapmayalım!Bu gün
"Ölüm Oruçlarının" sorumlusu Devlet değil, sorumsuz, maceraperest Pkk/Bdp/Dtk önderliğidir. Bir tek emirle, "bozun oruçlarınızı!" demekle de,ömür boyu sürecek sakatlıklar önlenir, ölümün eşiğine gelen Kürt gençleri kurtulur!
Ama ne Türklerin geleceği Pkk nın umurunda, ne de Kürtlerin geleceği! Onlar Kandil’de kürt halkı adına düşünüyor, planlıyor ve emrediyor, militanları Türkiye’de icraata sokuyor. Kürt Halkı ne der? Nasıl düşünür, onaylar mı, mahkûm yakınları nasıl karşılılar; hiç mi hiç umurlarında değildir. Ölüm oruçlarına destek veriyorlar!
Terör Erbabı için bir kaç yüz gencin sakat kalmasının, ölmesinin hiçbir önemi yoktur. Zaten dağda binlercesi hastalık, sakatlıktan dolayı heba olmuyor mu? Yüzlercesi Askerin karşısına intihar saldırısı ile geçip canlarını vermiyor mu?
Öyleyse Cezaevlerinden ölü bedenler çıksın kimin umurunda? Önemli olan kürt gençlerinin ömür boyu sakatlığı ve kanları üzerinden siyasi rant elde etmektir.Esas olan Kürtler baş olmaktır.
Kürt Halkına rağmen,Kürt Halkının desteği aranmaksızın,Kürt Halkının ne düşündüğü hesaba katılmaksızın!
Pkk ve yandaşlarının “anadilde” eğitim dayatması,
silahlı propagandaya alet edilmiş bir konudur.
Apocular ;“anadilde
eğitim” ile Apo’nun salıverilmesi isteklerini,
devam ettirdikleri terör saldırılarına bir meşruiyet gerekçesi olarak
lanse etmektedirler. Bu gün “tecrit” kaldırılsın diye ölüme yatanlar yarın
“salıverilsin” diye ölüme yatacaklardır.Nitekim Nurettin Demirtaş,Kurban
Bayramının üçüncü gününde Batman’da yaptığı bir konuşmada;Orta Doğuda bir Kürt devletinin kurulduğunu,Öcalan’ın
serbest bırakılması gerektiğini
söylemektedir.
Apocuların; Terör ve
terör örgütüne destekten yargılananlara “tutsak” olarak nitelemeleri ve propaganda
malzemesi olarak her fırsatta dillendirmeleri, “barış” istemediklerini,
Türkiye’yi bölmeye odaklandıklarını, Türkiye ile ipleri koparttıklarını
göstermektedir.
Türkiye 80 yıllık bir
baskıcı askeri vesayet rejiminden kurtulmağa çalışırken ve özgürleşme ve
demokratikleşme alanında büyük gelişmeler olurken, pkk nın terörü tırmandırması
ve anadilde eğitimi emredercesine dayatması, niyetlerinin Kürtçe eğitim değil “Bölmek”
olduğunu göstermektedir.
Sormak lazım bu çok
akıllı baylara;“anadilde eğitim hakkı doğuştan kazanılmış bir haktır da
askerlerin, polislerin, öğretmenlerin kamu görevlilerinin, masum insanların
yaşam hakkı hak değilmidir? Kürtçe eğitimi savunan, iktidara dayatanlar,
hükümeti yaylım ateşine tutanlar neden Pkk ve yandaşlarına “arkadaş şu silahı bırak!
Masum insanları katletmek, insanların otomobillerini yakmak, tırları ateşe vermek,
okulları kundaklamak, yol kesip güya kimlik kontrolü yapmak ( asker gelince de
kaçmak!) zulümdür, terördür!”
dediklerini duydunuz mu? Basın toplantısı ile Pkk yı silah bırakmaya,
istedikleri hakları demokratik yollarla aramaya teşvik ettiğini gördünüz mü? Hayır!
Pkk ve hempaları elinde silah;”tecrit kaldırılsın!” “anadilde eğitim isterük!”
dayatması ile pkk nın silahlı mücadelesine
bu isteklerini alet edip istismar etmesi bir savaş taktiğidir ki Hükümet bunu
görüyor ve “hayır!” diyor!Haklıdır ve böyle davranması terörle mücadele için
şarttır.Aksi durumda!?
Evet aksi durumda pkk
ve yandaşlarının önünde kimse duramaz. Pkk isteklerine Devletin boyun
eğmesi,barışa hizmet etmeyecek,Kürtçülüğü güçlendirecek ve Kürt halkı
üzerindeki pkk vesayetinin daha da yaygınlaşmasına yarayacaktır.
Çözüm
Pkk nın Elindedir!
Pkk silah bıraksın ya da eli silahlı terörist
unsurları sınır dışına çıkartsın “anadilde eğitim” için hep birlikte destek verelim,
kamuoyu oluşturalım. Barışa hizmet edecekse değil Apo için ev hapsi gerekirse
özel bir af için kampanyalar yapalım! Ama bu isteklerin Pkk nın silahlı
propagandasının bir parçası olduğu bir gerçektir. Silahlı bir tehditin gölgesi
altında “anadilde eğitim ” hakkından
bahsetmek silahlı propagandaya hizmet etmek olarak algılanmaktadır. Pkk pusu
kurup güvenlik güçlerine ölüm kusacak, ellerinde silahla karakolları basıp yol
kesip yurttaşların canına malına kastedecek, ondan sonra pkk nın Kürtçe eğitim dayatmasına
ve propagandasına hükümetten olumlu bir tavır beklemek haksızlıktır.
Bu itibarla özellikle
Kürt kökenli “İslamcıların” pkk terörüne “dur” demesi gerekir öncelikle!
Bu onların evveliyatla insanlık borcudur. Zira pkk onlar adına cinayet işliyor
ve bu cinayetlere sessiz kalmaları ise terörü onaylamak anlamına gelmekte
olduğu açıktır.
Kürtçe eğitim konusun
da bir başka çarpıtmada şudur! Sanki Kürt Nüfusun yoğun olduğu bölgelerdeki
okullarda Kürtçe eğitim verecek matematikçi, edebiyatçı, fizikçi,
bedeneğitimci, kimyacı Kürtçe bilen, Kürtçeyi okuyup yazan yeterli miktarda
öğretmen kadrosu varmışta verilmiyormuş yada hükümet inadı bıraksa hemen Kürtçe
eğitim ve öğretime geçilecekmiş gibi bir hava yaratılıyor ki buda Pkk nin bu
konuyu silahlı mücadelesinin bir parçası olarak gördüğünün delilidir. Daha
Karayılan bile geçenlerde El Cezire TV yaptığı röportajda İngilizce sorulara
İstanbul Türkçesiyle cevap veriyor, Kürtçeyi kullanmıyordu. Her halde Kürtçe
konuşabilseydi Kürtçe cevaplar verirdi.
Pkk
Ne Kadar Temsil Edebiliyor!?
Pkk
yandaşları Dtp nin Diyarbekirdeki cezaevlerindeki açlık grevlerine destek
yürüyüşü 2 milyon nüfuslu bir büyükşehirde yüzlerce kişi katılmıştır.
Bunu biz değil kendi haber sitesi haber veriyor. İki milyon
nüfuslu Diyarbekirde açlık grevine destek için toplanan Apocular
"yüzlerce" kişi!
Devlet güvenliği sağladıkça Pkk vesayeti yıkılıyor. Halk pkk ya “artık yeter” diyor. Diyarbekir eylemine Halkın destek vermemesi bunun delili.
Devlet güvenliği sağladıkça Pkk vesayeti yıkılıyor. Halk pkk ya “artık yeter” diyor. Diyarbekir eylemine Halkın destek vermemesi bunun delili.
Diyarbekir'deki eylemi ve
katılımı Besta Nuçe haber sitesi şöyle haber veriyor.
"BDP Bağlar İlçe Binası önünden yürüyüşe geçen ve aralarından BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, BDP Diyarbakır milletvekilleri Nursel Aydoğan, Emine Ayna ile sivil toplum örgüt temsilci ve yöneticilerinin de bulunduğu yüzlerce kişinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Bunun üzerine Bağlar'da bulunan Sento Caddesi'nde oturma eylemi başlatan Aysel Tuğluk, polisler tarafından kaldırılmak istendi. Yerinden kalkmayan Tuğluk'a polis göz yaşartıcı sprey sıktı."
"BDP Bağlar İlçe Binası önünden yürüyüşe geçen ve aralarından BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, DTK Eş Başkanı Aysel Tuğluk, BDP Diyarbakır milletvekilleri Nursel Aydoğan, Emine Ayna ile sivil toplum örgüt temsilci ve yöneticilerinin de bulunduğu yüzlerce kişinin yürüyüşü polis tarafından engellendi. Bunun üzerine Bağlar'da bulunan Sento Caddesi'nde oturma eylemi başlatan Aysel Tuğluk, polisler tarafından kaldırılmak istendi. Yerinden kalkmayan Tuğluk'a polis göz yaşartıcı sprey sıktı."
Pkk nın önemle üzerinde
durduğu cezaevlerindeki “ölüm oruçları” destek eylemine Pkk nın sivil kanadı ağır toplarıyla katılırken, iki milyon
nüfuslu Diyarbekirden yüzlerce kişinin
katılması,Pkk ve yandaşlarının Kürt Halkından desteği olmadığı
iddiasını doğruluyor.Bir o kadarda
Devletin güvenlik operasyonları ile,
Kürt Halkının pkk vesayetinden kurtulduğunu ve korkuların yıkıldığını
göstermektedir.
Pkk nın siyasi kanadı
durumundaki Bdp nin aldığı oy %10 un altında! Son genel seçimlerde BDP nin
aldığı oy (Adaylarının) 2 milyon 843 bin! Bdp ve pkk Kürk Halkını
ne kadar temsil ediyor bu rakamlar gösteriyor. Bu Ülkede 20-25 Milyon
Kürt yaşadığını hesaba katın! Pkk nın Kürtlerin yoğun yaşadığı yerlerde ne tür
baskılar,tehditlerle bu oy oranını yakaladığı bir gerçektir. Medyada muhalif
Kürtlere yönelik tehditler ile Sosyal paylaşım sitelerinde bile Pkk lı militanların klarşı yorum sahiplerine yönelik “adreslerini tespit edelim!”
tehditleri ve küfürleri ne tür
baskıcı,faşist bir anlayışa sahip olduklarının göstergesidir.
Kürt
Sorunu İstismar Ediliyor!
Gelelim Kürtçü
İslamcılara ve bazı liberallerin Pkk muhipliğine. Hükümeti Kürtçe eğitim konusunda topa tutup,ulusalcılıkla suçlayanlar
öncelikle Pkk ve yandaşlarının
ırkçı,şovenist politikalarını mahkum etmelidir. Hiçbir siyasi,kültürel hak talebi; eline silah alıp,terör estirip adam öldürmeği meşru kılmaz.Cinayet ve
katliamdan daha büyük bir cürüm olamaz. Cinayet,katliam ve terörün ana dilde eğitim hakkı gerekçe
gösterilerek mazur görülemez. Bu
çevrelerin söz konusu tavırlarının,Pkk
terörüne destek,propagandasına alet olmaktan başka hiçbir anlamı yoktur.
Liberaller Pkk üzerinden hükümeti köşeye sıkıştırma
hesabı güderken,Kürtçü İslamcılarda asabiyet davası içinde “neden Kürtlerin de
bir devleti olmasın!?” ucuzculuğu içinde
meseleye sathi bakarak tatmin olma peşindeler!
Lakin Kürt Halkının
Devlet olma sorunu olmadığı anlaşılıyor. Devlet Kürt Halkına şefkatle
yaklaşıyor ve Kürtlerin birinci sınıf vatandaş olduğunu Başbakanın ve
Cumhurbaşkanının ağzından her fırsatta vurgulayarak,Kürt kimliğini tanıdığını
deklare ediyor. Sorun yokmu!? Elbette var! Türklerinde var Kürtlerinde var!
Ama unutmayalım ki tüm
halkların sorununu çözecek Anayasa çalışmasını sabote eden tek merkez Kandil ve pkk!Oysa Geçen yıl yeni
demokratik Anayasa tamamlanacaktı! Bu Yıl ise Anayasa yılı ilan edilmişti!?
Terör nedeniyle başka bahara kalmışa benziyor.
Dolayısıyla
Cezaevlerindeki açlık grevlerinin tamamen pkk propagandası olduğunu ve bu grevleri dillerine dolayanların insani
değerleri istismar eden;pkk propagandasına alet olan çevreler olduğunu görmekteyiz.
Kardeşlik
Esastır,İhtilaflar Teferruat!
Kalplerin yeddi
kudretinde olduğu Rabbulalemiyn; tüm
muvahhid müminleri “kardeş” kılmıştır.Aralarında ihtilaf olsa bile hiçbir
ihtilaf Allah’ın tesis ettiği kardeşlik bağını
ortadan kaldıramaz,zayıflatamaz,örseleyemez. Aksi durum bir zulümdür!
Yeterki muvahhid oluna! Yani din Allah’a has kılına!
Zaten böyle olunca da mü’minler arasında
ciddi ihtilaf konusu kalmaz,olsa da kardeşlik hukukuna hiçbir zarar veremez!
“Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını
düzeltin ve Allah'tan korkun ki rahmete eresiniz.” (Hucurat 10)
Kardeşlik
esastır,ihtilaf ise arızidir. Kardeşler Arassında ihtilaf ve bu ihtilafın
husumete dönüşmesi zulümdür.Yapılması gereken bu zulmü elbirliği ile
kaldırmaktır. Allah’ın kardeş kıldığı kimseler; fikri,siyasi,içtihadi,zanni
ayrılıklarla biri birlerine husumet duymaları kabul edilebilir bir durum
değildir ve büyük vebal gerektiren bir cürümdür! Böyle bir durum zuhur
ettiğinde yapılması gereken ihtilaf konusunu Allah’a ve Rasulüne havale edip
hak ve hakikati hesap gününe ertelemektir.Umulur ki bu dünyada iken Allah
vicdanları uyandırırda hak ve hakikat perdesi insanlara açılır ve
ihtilaflar ortadan kalkar.
Mü’minler
arasında ortaya çıkan ihtilaflar nedeniyle nasıl bir tavır ortaya koyulacağı
noktasında Rasulullah’ın bir çok tavsiyeleri olmuştur.
Enes radıyallahu anh´den rivayet edildiğine
göre; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Birbirinizle ilginizi kesmeyiniz, sırt dönmeyiniz, kin tutmayınız ve haset etmeyiniz. Ey Allah´ın kulları, kardeş olunuz. Bir müslümanın, din kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helâl değildir." (Buhârî, Edeb 57, 58, 62; Müslim, Birr 23, 24, 28, 30-32. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 47; Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Duâ 5)
"Birbirinizle ilginizi kesmeyiniz, sırt dönmeyiniz, kin tutmayınız ve haset etmeyiniz. Ey Allah´ın kulları, kardeş olunuz. Bir müslümanın, din kardeşini üç günden fazla terk edip küs durması helâl değildir." (Buhârî, Edeb 57, 58, 62; Müslim, Birr 23, 24, 28, 30-32. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 47; Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Duâ 5)
Ebû Hüreyre radıyallahu anh´den rivayet
edildiğine göre; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Her Pazartesi ve perşembe günü ameller Allah´a arz olunur. Din kardeşi ile arasında düşmanlık bulunan kişi dışında Allah´a şirk koşmayan her kulun günahları bağışlanır. (Meleklere) siz şu iki kişiyi birbiriyle barışıncaya kadar tehir edin, buyurulur."(Müslim, Birr 36. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 47)
"Her Pazartesi ve perşembe günü ameller Allah´a arz olunur. Din kardeşi ile arasında düşmanlık bulunan kişi dışında Allah´a şirk koşmayan her kulun günahları bağışlanır. (Meleklere) siz şu iki kişiyi birbiriyle barışıncaya kadar tehir edin, buyurulur."(Müslim, Birr 36. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 47)
Peki,Müslümanlar
arasında ihtilaf ve görüş farklılığı zuhur ettiğinde ne yapmak gerekir? Böyle bir durumda nasihat
etmeğe devam edilir kesinlikle kardeşlik bağı kesilmez. İhtilaf konusu
Allah’a ve Rasulüne götürülür.Hak ve hakikatin ortaya çıkması hesap gününe
bırakılır. Ta ki onlar haksız bir cana kıymamış,bir haramı işlememiş
olsunlar,aleni ve açıkça şirke düşmemiş olsunlar. Nasihat edilir,doğru olan
gösterilir,Allah’ın tesis ettiği bağ kopartılmaz.
Enes b. M (r.a)’den
şöyle dediği rivayet olunur: Rasulullah (s.a.s):
«Mü’min kardeşine ister zalim, ister mazlum olsun yardım et!»buyurmuştur. Birisi:
«Ya Rasulallah! Şu mazlum olan kişiye yardım edebiliriz. Fakat o zalime nasıl yardım ederiz?» diye sordu. Rasulullah (s.a.s):
«Zalimin iki elinin üstünü tutarsın» diye cevap verdi.(Buhari-Müslim)
«Mü’min kardeşine ister zalim, ister mazlum olsun yardım et!»buyurmuştur. Birisi:
«Ya Rasulallah! Şu mazlum olan kişiye yardım edebiliriz. Fakat o zalime nasıl yardım ederiz?» diye sordu. Rasulullah (s.a.s):
«Zalimin iki elinin üstünü tutarsın» diye cevap verdi.(Buhari-Müslim)
Bilinmelidir ki hiçbir
siyasi,dünyevi ihtilaf;Allah’ın kıldığı kardeşliğe halel getirecek bir niteliğe
ve değere sahip değildir. Zulmeden kardeşimiz zulümden elini çektiğinde
tertemiz kardeşimiz olacağını unutmamak gerekir.Kin,düşmanlık,haset müslümanın
hasleti değildir.
Pkk/Kemalist
Neomaoist Koalisyonu!
Her ikisi de Gladio/Ergenekon
projesi! Onlarında gerisinde oyun kuran olarak Siyonizmin hizmetkarı durumunda
olan Mason Baronlar Cemiyeti olduğu malum. Kemalist Maocular Orduyu “Ordu
Göreve” pankartlarıyla “darbeye” zorluyordu tutmadı.Pkk jitemvari eylemleriyle
Kürt Sorununu barışçıl yönde çözmek isteyen İktidarın girişimlerini
duraklatmayı başardı.
TGB! TKP değil!Türkiye
Gençlik Birliği! Ulusalcı,Kemalist,solcu!Piri Doğu Perinçek olan genç neomaocular! Kırdan şehre
değil,şehirden Ankara’yı “ele geçirecekler” Anıtkabir Yürüyüşü bir prova!
Mao’nun Uzun Yürüyüşüne öykünüyorlar yani! Barikatları “örgütlü halk kaldırdı”
diyorlar! Ne Halkı!? Türkiye’nin dört bir yanından bindirilmiş kıtalar;on bin kişi bile
değiller.
Dikkat ederseniz hem
Pkk eylemlerinde küçük gruplar söz konusu hem de Kemalist Cuntacıların
Cumhuriyet etkinlikleri çok kalabalık görünme endişesiyle toplama kalabalıklar
niteliğinde.Diyarbekirde bile halk destek vermiyor pkk eylemlerine. Dtp nin
Diyarbekiğr de ağır toplarının da katıldığı “Açlık Grevine Destek” yürüyüşüne 2
milyonu aşkın bu ilde birkaç yüz militan katılabiliyor.20-25 Milyon Kürdün
yaşadığı bir Türkiye’de Bdp nin aldığı
oy 2.8 milyon!O da silah zoruyla,baskı ve tehditle!
TGB yasadışı bir
oluşum!Sloganları çatışma,cunta,yıkma,savaş içerikli! “Milli Mücadele”,”Milli
Seferberlik” bazıları.
Doğu Perinçek
Silivri’den sesleniyor;”Barikatlarınızı yıktık! İktidarınızı da yıkacağız!”
“Yıkmak” neyle!? Yasadışı yollarla!Sokak darbesiyle!
Şemdin Sakık’ın
Ergenekon Yargılamalarında,Perinçek ve Yalçın Küçük hakkındaki söyledikleri çok
manidardır.Sakık aynen şöyle diyor;” Eğer gerçek anlamda sorarsanız PKK'nın birinci
dönem gerçek koordinatörü Doğu Perinçek'tir. İkinci dönem koordinatörü ise
Yalçın Küçük'tür. Bu iki isim PKK'yı kullandı. Ben bu işin içinden geldiğim
için söylüyorum"
Bir taraftan pkk hem
kırsalda hem şehirlerde kaos çıkartmaya uğraşırken,Kemalist neomaocular da
sokaktan harekete geçtiler.Hedef İktidarı yıpratmak yeni demokratik Anayasa
çalışmasını akamete uğratmak.
Pkk anadilde eğitimi
bahane ederken,Kemalist neomaoistler de Cumhuriyet ve Atatürk ilkelerini bahane
ederek Hükümeti yıpratmaya,demokratikleşme sürecini akamete uğratmaya ve yeni
Anayasa çalışmasını engellemeye çabalıyorlar.
Asıl
tehlike medyada pusuya yatmış eski Türkiye özlemi içindeki aktörler!Elbirliği
ve sözbirliği içinde sokaktaki ve dağdaki terörü ve pkk nın organizasyonu olan
cezaevlerindeki açlık grevlerini savunmakla meşguller.
Kimse
‘yahu kardeşim demokratik bir anayasa hazırlığı aşamasında toplumu
germeyin,tansiyonu yükseltmeyin,sakin olun!’ demiyor.Ellerini ovuşturarak gerilimi
nasıl yükseltiriz peşindeler. Özellikle chp,bdp ve ip li Kemalist Maocular,
kaos için baş aktör rolünü iyi oynuyorlar. Oyunu kuran ise her zamanki gibi Siyonizmin
“hizmetkarları” Mason Baronlar!
İstanbul’da;
İsrail Rejimi Sanık Sandalyesinde!
İstanbul
Cumhuriyet Başsavcılığı`nca hazırlanan iddianamede, dönemin İsrail Genelkurmay
Başkanı Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred
Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin, Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi
hakkında ``Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçuna azmettirmek``
suçundan 9 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ile ``mala zarar vermeye
azmettirmek``, ``yağma suçuna azmettirmek``, ``eziyet suçuna azmettirmek``,
``haberleşmenin engellenmesine azmettirmek``, ``kişiyi hürriyetinden yoksun
bırakma suçuna azmettirmek``, ``yaralama suçuna azmettirmek`` ve ``silahla
yaralama suçuna azmettirmek`` suçlarından toplam 18 bin 32`şer yıla kadar hapis
cezası isteniyor.
Dünya da bir ilk! Siyonist Rejimin sınırları dışında 1948 den bu yana işlediği yüzlerce SUÇ ve
CİNAYET içinde ilk kez bir Cinayetinden
dolayı yargılanıyor.
Ağır
ceza mahkemesi olduğu içinde ya beraat edecekler yada ağır hapis cezası
alacaklar! Ondan sonra Interpol tarafından kırmızı bültende aranan “suçlu” statüsü kazanacaklar. Yani özgürce
dünyada seyahat edemeyecekler.Kimliklerini değiştirseler bile karşı
istihbaratın hep takibinde olacaklar.
Sıra
bu tetikçilere emri veren siyasi iradenin sahiplerine de gelecek. Netanyahu ve
ilgili bakanlar ve yardımcıları da bu yargılamaya dahil edilecekler! Nereden
baksanız İsrail’in 60 yıllık tarihinde
en zor ve yıpratıcı bir durum olarak karşımızda bu yargılama!
Artık
bundan sonra elini kolunu sallayarak operasyon dönemi bitti diyebiliriz.Yapsalar
da kimse görmezden,duymazdan gelmeyecek,hukuki olarak yargılamalar
yapılacaktır.Bunun önü açıldı,korku
duvarı yıkıldı.
Üzerinde
durulması gereken bir diğer önemli husus; bu yargılamanın Batı içinde yer alan
demokratik bir rejime sahip Türkiye’de yapılmış olmasıdır. Ne İran’da ne de
Arabistan’da yapılsaydı ciddiye
alınmaz,kimsenin de umurunda olmazdı.
Ama Türkiye’de
yargılama yapılıyor ve bu yargılamanın ciddi sonuçlar doğuracağını hep beraber
göreceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder