Kadim Bir Sorun : Halk ve Yönetenler Çelişki ve Çatışması (1)

Atilla Morçol
İslam, yönetim anlayışına getirdiği ilkelerin başında adalet gelir. Adalet, eşitlik (kıst) ,özgürlük konusunda İslam’ın gösterdiği hassasiyet; yönetimlerin meşruiyetleri açısından bir kıstastır. Adalet ve kıst ne anlama geliyor? Yöneticilerin halka karşı uygulamada muhayyer olduğu bir ilkemidir? Akide ile bir irtibatı varmıdır?

Vahiy’de  ve Rasulullah’ın örnekliğinde;
Halk/ Din /Devlet / Siyaset


 -I-



Habil’in, kardeşi Kabil tarafından katledilmesi ile insanlık tarihi başlamış olur. Tevhid,kardeşlik,eşitlik,paylaşım, yardımlaşma ve dayanışma ile başlayan Nas’ın /Halkın serüveni; zaman içinde biteviye  mütref bir azınlığın egemenlik arzusuyla despotça yönetilmesi,istismar edilerek, istizafa uğratılmasına neden olmuştur. Allah bu çatışmada, halkın aşağılanması ve ezilmesi karşısında hep nas’tan/Halktan yana olmuş,istizafa uğrayan halkların toplumlarına varis olmalarını dilemiştir.[1] İnsanlık Tarihi boyunca mütrefiyn[2] üç çehresi ile  halka zorla ve despotça  egemen olarak, Rablik, Meliklik,İlahlık taslamış, Allah ise Halkını bu üçlü çetenin tasallutundan kurtarmak ve korumak için birbiri ardınca peygemberler göndermiştir. Bu mütref sınıfın tarihin her dönemindeki yapısı ve ortak özelliği hiç değişmemiştir. Güc,servet ve karşı din olarak üç çehresiyle; sürekli zor,zer ve hile ile tarih sahnesinde  arzı endam etmiştir.
Allah’ın en-Nas’a/Halka büyük bir değer verdiği,alaka gösterdiği Kur’an da ki anlatımlarla malumdur. Bilinmektedir ki İnsan;  halife olarak yaratılmıştır ve halk  bu haifelerin toplamına tekabül eder. Kabe Allahın evidir. Yani Halkın! Mescidi Haram da Halk tamamen özgürdür ve dokunulmazlığa sahiptir. Ve Hac ibadetinin en önemli rüknü olan Tavaf Allah’ın evi etrafında Halkın, Allah’ın şanını yücelttiği bir menasıktır. Haccın  tüm safhalarında Allah ve Nas/Halk aracısız bir şekilde  karşı karşıyadır; yapılan amellerle Allah yüceltilirken, diğer yanda  halk/Nas tüm günalardan,kir ve pastan arınmaktadır. Allah’ın yüceltilmesine karşılık Halkın arınması. Bu büyük ve zahmetli ibadetin hiçbir aşamasında, Allah’la halk arasında hiçbir sınıfa,zümreye yer olmadığı gibi, kimseye de farklılık,ayrıcalık tanınmamıştır. Hac farziyası ile  din  kemale ermektedir. İnsan üzerinde devrim niteliğinde dönüşüm etkisi tecrübelerle sabit olan ve İslamın en önemli ibadetinde  Halk ile Allah arasında hiç kimse,hiçbir aracı  bulunmaması manidardır. Hiçbir aracı…Burası unutulmamalıdır. Diğer taraftan  Kur’anda geçen “mülk Allahındır!” [3] “Hüküm Allahındır!” [4] “Din Allahındır”[5] buyrulmaktadır.Bunların hepsi ayni zamanda Mülk / hükümranlık Halkındır, Hüküm Halkındır ve Din Halkındır anlamına gelmektedir. Zira  mutlak olarak Allah’a ait olan bu  değerler/yetkiler, kısmi olarak  Halife insana  en Nas’a /Halka verilmiştir. Çünkü Allah’ı yeryüzünde temsil eden elçilerinden sonra Nas’tır. Hatırlanmalıdır ki tüm Allah Elçileri halkın/Nas’ın arasından çıkmıştır; elitler,feylesoflar,dina adamları arasından değil! Halk Allah’ın Halkıdır. Allah kendini; Halkın Rabbi (Rabbinnas),Halkın İlahı (İlahinnas), Halkın Meliki ( Melikinnas) olarak tanıtmaktadır. Rasulüne  buyuruyorki; “deki sığınırım Rabbinnas’a, melikinnas’a ve ilahinnas’a…”.[6]
Eğer Allah'a Güzel bir Borç verecek olursanız, Onu Sizin için kat kat artırır ve Sizi bağışlar, Allah Şekur'dur, Halim'dir.”[7] Ayetindeki Allah’a güzel bir borç nasıl verilir? Allah’ın Halkına borç verirsen Allah’a verilmiş sayılır. Allah, kendini; halkın menfaatine,korunmasına,yardımına karşılık misal gösteriyor. Yani “halkıma yardım ederseniz Bana yapmış sayarım!” buyuruyor. Hal böyle olunca,yani Allah halka bu kadar alaka ve önem verirken, halkın kendi yönetiminden  kendinin yetkili olmaması nasıl düşünülebilinir? Halkın hakkı olan; halkın hiçbir insiyatifi olmadan, nasıl ve ne hakla bir zümreye,bir kişiye verilebilir? Böylesi bir durum hak gaspıdır ve zulümdür. Halkın onurunun  ezilmesi anlamına gelir. Halk Allah yanında bu denli iltifata,desteğe,övgüye mazhar olsun ama yönetim konusuna gelince, halka sorulmadan belirlenen Hilafetin emri altında kula, Velayeti Fakih altında fakihin velayetine giren çocuk durumuna düşsün! Bu olacak bir iş değildir.
Dolayısıyla Halkın, Hükümranlığını,iktidarını,kaderini,geleceğini beşeri hiçbir elit zümreye, sınıfa vermesi,devretmesi,kendi kendini küçük düşürme ve Allah’ın verdiği şerefli makamı  koruyamama anlamına gelmektedir. Bu gün İslam dünyasında müslüman halklar üzerindeki tahmili vesayet olan istibdat,zorbalık,despotizmin  egemen olmasının en önemli sebebi bu durumdur. Halkın kendini yönetmedeki insiyatifinin bir tek  istisnası vardır o da  Peygamber yöneticilerdir. Onlar Allah’ın elçileridir ve Allah’tan Vahiy aldıklarından masumdurlar. Allah’ın elçilerinin halk üzerinde halkın iradesi dışında  (Halkın seçimi ile değil Allah’ın  iradesiyle) yönetici olması,Risaletin  bir parçası ve gereğidir. Allah’a ve Resülüne itaat Kur’an da onlarca ayetle sabittir.
            Fravni ve Nemrudi rejimler Kur’anda  lanetlenirken, halkıyla barışık, adil ve halkın memnuniyetini kazanmış yönetimler gayri islami de olsa yadırganmamış, büyük ölçüde meşru görülmüştür. Habeşistan’daki Neçaşi yönetimi ve Yusuf Süresine konu Mısır Melikinin  yönetimi gibi. Zira ne Neçaşi’nin Ülkesi Vahiyle yönetilen bir ülkeydi nede Mısır Melikinin ülkesi böyledir. Adalet,kıst ve halkın memnuniyeti (Karşıtı istibdattır. Hiçbir halk istibdat ve baskıdan hoşlanmaz. İstibdatın her türlüsü insan onurunu ezmek anlamına gelir.) yönetim şeklinin meşruiyetinin yani olumlanmasının ana kıstasıdır. Bu nedenle diyoruz ki istibdatın, baskı ve zorbalığın dinlisi dinsizi olmaz. Zira halka baskı  zulümdür. Zulüm küfürdür!Bu nedenle mü’minler uyarılmaktadır: Dinde zorlama yoktur.[8] Burada din  genel anlamıyladır. Kim ne için olursa olsun, Halka; Rablik,Meliklik,İlahlık yapacak Allah’tan başka hiçbir güc ve makam yoktur.
Bu nedenle Rasulullah gerek Mekke de gerekse Medine’de  ancak Davette bulunmuş,insanları zorlamamış, şiddet kullanmamış, baskı uygulamamıştır. Davet, hoşgörü ve gönüllülük esasına göre halka davranmıştır. “La ilahe illallah” deyin ve kurtulun buyurmuştur. Ancak tebliğ ve davetle yükümlü olduğu noktasında Allah tarafından  uyarılmıştır. Rasulullah insanları egemenliğine,yönetimine davet etmemiş, Allah’ın vesayetine, külli yönetimine çağırmıştır. Mekke’ye savaşmadan girmiş ve Yusuf as kardeşlerine davrandığı gibi yapmış, Mekke ahalisini serbest bırakmıştır. Savaşa çıkarken bile kimseyi zorlamamıştır. İlginçtir, infakta ve mali ibadetlerde de tavsiye, davet var ama zor ve müeyyide yok! Bunun gibi İslam Alimleri Halka ancak nasihat ve davette bulunabilir. Ümmeti zorla, seçkinci bir tavırla terbiye etme, insan onurunu ezme,halkı  sinek gibi görme şeklinde bir vesayet hakkını İslam kimseye tanımamıştır.İnsan Allah’ın şerefli halifesi olma potansiyeli taşıyan bir kuludur. Bu potansiyel onda her an tahakkuk edebilir.
Dolayısıyla halka karşı ceberrut bir tavır, Allah’ın hukukunu ve sınırlarını ihlaldir. Halkın yönetimi konusu, Allah’ın;  Rabbi,meliki,ilahı olduğu Nas’a yani Halka  aittir. Halkın rabbi,meliki,ilahı ancak Allah’tır. Dolayısıyla halk yönetim yetkisini kendisi bizzat kullanma hakkına sahiptir. Halkı kendi yönetimi konusunda  insiyatifsiz bırakan her yönetim anlayışı gayri meşrudur ve Halife olarak yaratılmış insana ve en Nas’a yakışan da bu değildir. Siyasi vesayet insan onurunu ezer,kula kulluğa neden olur. İslam tamda bu fasid durumu ortadan kaldırıb, kulluğu Allah’a  özgürce tahsis etmek için gelmiştir.Allah adına halkı zor kullanarak vesayet altına alacak her yönetim, Allah’tan vahiy almadığına göre kendi görüş ve davranışını halka dayatacaktır. Oysa halk, kendisiyle ilgili yönetimi  seçme,belirleme hakkı,doğal olarak halkın bizatihi kendinde olduğundan, halkı rahatsız eden her uygulama yine halk tarafından düzeltilecektir ve bunun mekanizması halkın elinde olacaktır. İnsan onuruna ve haklarını esas alan İslam için en uygun yönetimin, “halk yönetimi” olduğunu ileri sürerken bunu kastediyoruz.
Allah’ın “ağır emanetini”  özgür iradesiyle yüklenen insana kim, hangi yetkiyle  “yönetim,siyaset işi senin değil biz seçkinlerin işidir!” diyebilir?  Yüce Allah, insanı kendine halife olarak yaratmıştır. Ona isimleri öğreterek  meleklerden üstün kılmıştır.  Halka yardımı kendine borç (Karzı hasen) vermeye benzeten Allah,kendisiyle  halk arasında hiçbir aracıya izin vermezken, halkın  hakkı olan yönetimi, bir sınıfa,zümreye verdiği  yada halkın insiyatifi dışında oluşmasını istediği nasıl söylenebilir?Yani Allah halka bu kadar değer verirken, halkın yönetimini din bilginlerinin tercihine ve insiyatifine tahsis etmek  ve insanlığa geçmişteki olumsuz örnekliğe konu hilafeti reva görmek akılla ve vicdanla bağdaşır bir durum değildir. Tarihi olanı naslaştırarak din haline getirmektir. Bu itibarla islam, halkın  yönetimine bir şekil/ model değil, ilkeler ve Resulullah’ın sünneti ile örneklik getirmiş, modeli ve şekli halka bırakmıştır. Allah’ın toplumsal yasaları çerçevesinde  Halk nefsinde olana layık bir yönetime sahip olacaktır. Yani “ellerinizin kazandığından başkası yoktur!” uyarısı bu alandada tezahür edecek, her toplum layık olduğuyla yönetilecektir.
            Gözardı edilen önemli bir husus da ,Allah’ın  halktan kendine yapmasını beklediği kulluğu; gönüllülük,ikna,düşünme,akletme gibi özgür iradesiyle karar vermesini dilemiş olmasıdır. Dinde her türlü  zorlamayı yasaklamış, Elçisine “sen ancak tebliğcisin!” buyurmuştur. Allah; Halkın aklına,kalbine hitab ederek misallerle iknayla,gönülden gelen bir teslimiyyet beklemektedir. Hal böyleyken, Halka ait yönetme yetkisini halka sormadan,görüşünü almadan terbiye etme, yönetme, hizaya getirme yetkisini kendinde görenler, hele de bunu din adına yapanlar; Allah’a rağmen bir işgüzarlık içine girdiklerini görememektedirler.Artık bundan sonra yapacakları her olumsuz icraat;haksızlık, rüşvet,yolsuzluk (dedikoduları bile!)  Halkın gözünde müslümanların ve temsil ettikleri İslamın itibar kaybına sebep olacak, toplumu dinden uzaklaştıracaktır. Halkı zorla terbiye etme,yönetme,hizaya getirme peşinde olanlar ile; güc,imtiyaz,şöhret ve servet peşinde olanlar genellikle;
Ey inananlar, Allah'a itaat edin, Elçi'ye itaat edin ve Siz’den olan Emr Sahipleri’ne de. Eğer bir Şey’de Anlaşmazlığa düşerseniz artık O’nu Allah'a ve Elçisi’ne döndürün. Eğer Allah'a ve Son Gün'e iman ediyorsanız. Bu Hayırlı ve Te'wil bakımından daha Güzel’dir.”[9] Ayeti kerimesine sarılırlar. Oysaki bu ayette geçen “Ululemr” konusundaki ulemanın  farklı görüşleri biryana,  eğer  bu kavram “yönetici” manasına ise halk tarafından seçilmesine mani bir husus ta bulunmamaktadır. Bilakis, halk kendi özgür iradesiyle, belli bir süreliğine seçeceği “ululemre” itaat konusunda daha istekli olacak, seçilende halka karşı daha naif davranacaktır. Tarihi olanı dinin esasıymış gibi gösteren aşırı gelenekçi anlayışlar; ister hilafetçi olsun ister siyasi velayetçi; halkı, hor ve hakir gördüklerini, halka değer vermediklerini,halkın onurunu ezdiklerini artık anlamalıdırlar.
            İslam, yönetim anlayışına getirdiği ilkelerin başında adalet gelir. Adalet, eşitlik (kıst) ,özgürlük konusunda İslam’ın gösterdiği hassasiyet; yönetimlerin   meşruiyetleri açısından bir kıstastır. Adalet ve kıst  ne anlama geliyor? Yöneticilerin halka karşı uygulamada muhayyer olduğu bir ilkemidir? Akide ile bir irtibatı varmıdır? Adalet Allah’ın esmaından ve mü’minlerin de vasıflarındandır. Zulüm, mü’minin vasfı olamayacağı gibi, insan menşeili siyasi otoritenin de siyaseti/ameli olamaz. İslam Adalet, eşitlik (Kıst)  sevgi ve merhamet (Hikmet) ve özgürlük temelli bir yönetim dilemektedir. “İslam Devleti” ;despot, zora başvuran, ceberut bir devlet olamaz.
Zira İslam barış demek, sevgi ve selamet demektir. Dinde zorlamanın olmadığı bir Dinin tabiilerinin devleti, halka nasıl siyasetini zor ve cebirle dikte edebilir, istibdat uygulayabilir. Allah bireyi baskı ve zorlama altına almadan, gönüllülük temelinde İslama teslim olmasını, kendisine ibadetleri ve kulluğu özgür  iradesiyle yapmayı dilerken, “İslam Devleti” adı altında imtihan vasatının özgürlük temelli dengesini nasıl ve hangi hakla bozulabilir!? Bu durumda imtihan vasatı Allah’ın muradının hilafına bozulmuş olmayacakmıdır? Oysa toplumsal vasat bir yarış vasatıdır. Toplumla ilgili projeleri olan bunu topluma sunacak, davet edecek ve halkın onayı ve tasvibi ile kendiliğinden (Medine de olduğu gibi) toplumsal mutabakatla toplumsal hayata egemen olacaktır.
Toplumun ekseriyeti kendini ilgilendiren konuda üstünlük sahibi olarak hayata geçirecektir. Aksi durumda bir avuç elit topluma rağmen güç ve sopa ile halkı terbiyeye soyunacaktır ki bu peygamberlerin sünneti değil müstebitlerin amelidir. Eğer toplumda iyiler yükümlülüklerini yerine getirmeyerek toplumun gerisine düşecek olursa toplum, ehil olmayanları iktidar mevkiine getirecek, toplumla birlikte iyilerde bu musibetten payını alacaktır. Böyle bir özgür vasat, iyileri daha iyi, aktif iyi, sürekli iyi hale getirecek ve ‘iki günü eşit olan ziyandadır’ ikazı manasını bulacaktır.
Bu ve benzeri ayetler; toplumların değişim ve dönüşümlerinin, nefislerindekiyle paralellik arz ettiğini bildiren, toplumsal ilahi yasayı göstermektedir.

(Devam edecek)


[2] Mütrefin: :Bkz.17 İsra 16. Fahşayı adet edinmiş şımarık servet sahipleri. Cahili sosyo ekonomik yapının egemen olduğu  toplumlarda;Fravn,Karun ve Belam Baurayı temsilen üç sınıf oluşur.Hukuk tanımaz otoriteyi temsil eden Oligarşik Bürokratik sınıf, doymak bilmeyen aç gözlü Sermayedar sınıf, kitleleri uyutmaya,sömürüyü meşrulaştıran işbirlikçi din adamı sınıfı. Bu üç çehrenin egemen olduğu toplumlar  cahiliyye olarak  Tarih sahnesine çıkmıştır.(Bkz.Ali Şeriati; İslam Bilim)
[3] Bkz. Mülk /hükümranlık  ancak Allah’ındır. 3/26-6/73-12/101-17/111-22/56-25/2-35/13-38-20,35-39/6-40/16,59/23-64/1
[4] 2/102,107,129,209,213,220,228,240,246,247,248,251,258,260-3/18,27,62,126,189
[5] 3/83,95-4/125,146-6/161-9/48-22/40-23/52-30/43
[6] Süre i Nas
[7] 2 bakara 245
[8] Bkz. Kafirun Süresi.
[9] 4 Nisa 59
[10] Rad 11 ve bkz. Enfal 53 “Bunun sebebi şudur: Bir toplum kendilerinde bulunan (iyi davranışlar)ı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez ve şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bangladeş Dosyası