Paris Suikastları Üzerine!
Atilla Morçol/Konya
Paris
Suikastları Türkiye’ye ve Barış sürecine karşı yapılmıştır. Üç maktule TC
Vatandaşıdır ve vahşi bir cinayete kurban gitmişlerdir.Bu vesileyle üç maktulün
yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Sakine Cansız’ı
da diğer maktulleri de tanımıyorum.Ama Kadın olmaları nedeniyle böyle bir
infaza tabii tutulmalarına derinden üzüldüğümü belirtmem gerekir. Hele de
Sakine Cansız’ın eski despot devlet döneminde Diyarbekir Cezaevinde sistematik
işkence mağduru olduğunu öğrenince bu yurttaşıma karşı sempatide oluşmadı değil.1990
başında üç pkk lı tarafından kaleme alınan Diyarbekir Cezaevi anılarını ki
yasaklanmış bir kitaptı okurken gözyaşlarımı tutamağımı ve o gün bu gündür konu
açıldığında Diyarbekir Cezaevinde uygulanan sistematik işkencelerden örnekler vermeği bir görev bilmişimdir.
O günler pkk
nın ideolojisine karşı olsam da haklı gerekçelerle silaha sarılıp dağa
çıktıklarını düşünmüşümdür. Ve dağda,ovada öldürülen bir gerillanın haberi beni
hep daha çok üzmüştür.Çünkü biliyordum ki aşağılanan,kimliği inkar
edilen,kimliğine sahip çıkması suç sayılan bir halkın çocuklarıydı bunlar.
Lakin ya bu
gün!?
Ne dağda kalma
gerekçesi kalmıştır Örgütün nede silahlı eylem gerekçesi.
Üç Maktulenin
Türkiye’ye Pkk bayraklarına sarılı tabutlarıyla getirilmesi bile başlı başına
dağda kalma gerekçesini iptal etmeğe yetmektedir.
2002 Seçimleri
Türk siyasi hayatında çok ciddi bir değişim ve dönüşümün habercisi olunca,bu
sürece en büyük katkıyı pkk nın ve siyasi temsilcilerinin vereceğini bekledim
hep.Anma tam tersi oldu. Hele de 2007 den itibaren yargılamalarla tasfiye
sürecine giren Gladio/Ergenekon şebekesinin İktidarı bloke etme operasyonları
bu defa Pkk ve Bdp den gelmeğe başladı.Hatta bu nedenle de şu yorumlar yapıldı;”
zaten pkk bir derin devlet projesidir.Derin devlet Jitem/Gladioyu uykuya
yatırdı,Pkk yı devreye soktu!” Gerçekten de 2007 den bu yana,demokratikleşme ve
normalleşme sürecini baltalayacak en
yıpratıcı ve provakasyon niteliğindeki darbeler derin devletten değil,pkk/bdp
cenahından gelmiştir.
Eğer Pkk silah
bırakmış olsaydı,en azından adamlarını sınır ötesine çıkartsaydı
demokratikleşmede daha ileri bir aşamada olunacak,Kürt Halkının tüm talepleri
bu günden daha ileri bir seviyede karşılanmış olacaktı.Daha da önemlisi
binlerce yurttaşımız katledilmeyecek,aramızda yaşıyor olacaktı. Dün Diyarbekir
Barosu Başkanı Fırat yaptığı açıklamada sadece 2012 de 1500 vatandaşımızın terör
ve çatışmalarda hayatını kaybettiğini söylemesi anlamlıdır.
Şu hususlar bilinmeli
ve anlaşılmalıdır;
1-Silahlı bir Örgüt
Türkiye ile baş etmesi mümkün değildir.Tüm Batı dünyasının ideolojik ve dini
açıdan arkasında olduğu Asala terörünün başarısız kalması ve tasfiyesi
malumdur.
2- Başlangıçta
Kürt İsyanı haklı gerekçelere sahip olsa da zaman içinde gerek iç infazlarla ve
gerekse terör saldırıları ile Pkk’nın evrensel değerler açısından hiçbir
meşruiyeti kalmamıştır. Batının desteği aldatıcı olmamalıdır.Bu destek despot
bir rejim saikıyladır.Türkiye demokratikleştikçe de bu destek zayıflamış ve pkk
Ab tarafından terör listesine dahil edilmiştir.
3-Türkiye’ye
rağmen Türkiye topraklarının bir kısmını
da içine alan bir Kürdistan’ın kurulması ham bir hayaldir,gerçekleşme ihtimali
yoktur. Bu durum Öcalan tarafından ve
birçok Kürt Ulusalcı aydın tarafından da bu kabul edilmektedir. Kürt Halkının
da böyle bir amacı ve beklentisi de yoktur.Zira Pkk nın aldığı oy ortadadır.
Bu gün BDP nin
Barış Sürecine gösterdiği destek ve hassasiyet keşke Oslo Sürecinde de gösterilseydi.Hatırlanacak
olursa o günlerde Bdp Oslo Sürecini bildiği halde gizlemiş ve yokmuş gibi
yıkıcı bir muhalefet yapmıştır.Arşivler ortadadır.
Umulur ki başta Diyarbekir’deki Dersim ve Mersin de ki
cenaze törenleri kışkırtma ve provokasyonlara meydan vermeden,hunharca hayatlarını
kaybetmiş bu üç Kadının barış ve kardeşlik mesajları ile son yolculuklarına uğurlanır.Onların meşakkatle dolu hayatlarının hitamında hiç olmazsa barışçıl
bir törenle uğurlanmaları hem BDP nin hem de güvenlik güçlerinin sorumlu
davranışlarına bağlıdır.
Unutulmamalı
terör ve savaş hem can kaybına sebep olur hem de güvenlik nedeniyle
özgürlükleri kısıtlar.
En doğru,erdemli
ve barışçıl siyaset; demokratik siyasettir.
Yorumlar
Yorum Gönder