İSLAM SİYASASI

           Siyaset ve siyasa arasındaki farkı göremeyenler, siyasetin kısır çekişmelerine bulaşmamak adına İslam’ın siyaset ilkelerini bir proje ve bir model olarak Toplumun nazarına sunmamış/sunmamışlardır. Oysaki İslam Siyasası Müslüman bireylerin sarfı nazar edecekleri bir konu değildir. Bu nedenle Ümeyyeoğullarıyla başlayan süreçte, Müslüman Toplumlar; edilgen, kaderci bir düzleme itelenerek  nesnelleştirilmiştir.

          Ben ve Biz bilinci; Toplumun boyasını belirleme hakkını sağlar. Toplumlara;  Biz bilinci,  renk ve kimlik verir. Yani bir Toplumda var olan sosyal /siyasal gruplar ya da inanç gurupları içinde bir ümmet modeli oluşturabilen grup o toplumda etkin olur. Toplumun siyasi, ekonomik ve kültürel yapısını n karekterini o grup belirler. Zira Örgütlenmiş, dayanışma içine girmiş, güç ve imkânlarını bilinçli bir kullanımla etkinleştirmiştir.

          İslam Siyasası dediğimizde kast edilen; tevid, adalet, kıst, toplumsal sorumluluk ilkeleridir. Bunların hepsi toplumda, toplum yönetiminde, yönetim tarzında ehemmiyet arz eden hususiyetlerdir. Bu ilkelerin varlığı ile yokluğu, toplumun, toplum yönetiminin ve yönetim tarzının meşruiyetini ya da   gayri meşruluğunu belirlemektedir.

          İslam Siyasası; toplumsal yapının, Tevhid[1] akidesine istinat etmesini öngörmektedir. İslam Siyasasının   hedefi; üstünlüğün ve saygınlığın ilimde ve  takvada[2] olduğu, kardeşliğin[3] tüm ilişkileri kuşattığı, Allah’ın hudutlarına riayetin büyük bir dikkatle  gözetildiği, insanların hayırda yarıştığı, asıl fazilet ve saygınlığın, hayırda yarış olduğu, Ümmetleşmiş bir toplum modelidir.

          İslam Siyasası, adalet ve Kıst’a[4] dayalı bir sosyo ekonomik yapı  hedeflemektedir. Adalet ve kıst; Tevhidi İslam Toplumu ile Cahili Kapitalist toplumu birbirinden ayıran en önemli faktördür. Allah; “Celalim hakkı için  peygamberlerimizi apaçık delillerle gönderdik ve onlarla beraber Kitabı ve mizanı indirdik ki insanlar Kıstı ayakta tutsun!...” [5] buyurmaktadır. Ekonomik hayatın; üretim-Bölüşüm ve Tüketim[6] ameliyelerinin adalet ve kıst temelinde yapılandırılması İslam sosyo ekonomik yapısının altyapısını oluşturmaktadır. Bu altyapı üzerine infak, kardeşlik, isar, ahiret yurduna meyl gibi ahlaki düşünce ve ibadetler birlikte İslam sosyo ekonomik yapısı oluşturmaktadır. İslamın kısta dayalı sosyo ekonomik yapısı bu gün hiçbir İslam toplumunda cari değildir. Bu toplumlarda maalesef cahili kapitalizmin homo ekonomus  mantığı, kazanma ideolojisi cari olup, aktörler kar putu etrafında adeta tavaf etmektedirler. Bu da Allah'ın; 'nimet aranızda sadece zenginler arasında dönüp dolaşan bir meta olmasın' uyarının tersine bir işlev görmektedir.

          İslam Siyasası,bireyin eğitim ve öğretimine  büyük bir ehemmiyet vermektedir. Mademki Allah insana büyük  alaqa göstermektedir;  İnsanın yaratılış hikmetine uygun, sosyal sorumluluk bilincine sahip,kendine,ailesine,topluma,insanlığa ve Rabbine karşı görevlerine müdrik şuurlu bir birey olarak eğitilmesi,İslam Siyasasının önemli sosyal ve kültürel hedefleri arasındadır.

          Kur’an ve Sünnet kaynaklı özgün bir İslam Siyasasasının neşet etmesi,topluma ve insanlığa İslamı doğru ve etkili anlatımının bir yolu olacaktır. Eğitim ve öğretim, yoksulluk ve açlık, üretim,tüketim ve bölüşüm, istihdam, ekolojik yapının ve doğal çevrenin korunması ve çevre kirliliği  konularında İslamın ne dediği,ne önerdiğinin açıkça ortaya koyulması,İnsanlığın karşı karşıya olduğu bu çetin sorunlara İslam hangi sosyo ekonomik modelle ve projelerle,bakış açısıyla cevap verdiğini, Müslümanlar göstermek durumundadır.
          Varlığımızın devamı ve “Bizde varız” diyebilmenin yolu budur. Aksi durumda edilgen, pasif olanlar, Dünyaya yön verenlerin tasallutu altında onlara isteyerek yada istemeyerek benzeyerek, asimilasyona uğrayacak, kimliğini ve kişiliğini yitirip yok olmaya mahkum olacaktır.


[1] Tevhide Dayalı Toplum: Toplumun;ekonomik,sosyal,kültürel ve siyasi olarak İslam temelli yapılandırılmasıdır. Karşıtı şirke dayalı toplum  cahili toplumdur.
[2] Allah’tan  ancak  hakkıyla ilim sahibleri korkar ve  sizin en saygın olanınız Allah’tan en çok sakınanızdır.
[3] Kardeşlik ; Allah’ın ve tüm peygamberlerin üzerinde hassasiyetle durduğu bir ibadettir. Tüm peygamberlerin “ey Allah’ın kulları Kardeş olun! Çağrısı getirdikleri Dinin toplumsallaşmasında olmazsa olmaz bir işleve sahiptir. İnananların  kardeşlik ilkesine olan hassasiyetleri, iman iddialarının ciddiyetini göstermektedir. Bu nedenle Rasulullah;”İman etmedikçe Cennete girmezsiniz,birbirinizi sevmedikçede iman etmiş sayılmazsınız!” buyurmaktadır.
[4] Kıst: Sosyo ekonomik yapının,İnsaf,merhamet ve adalet temelinde inşaa edilerek,Allah’ın tüm insanlar için yarattığı nimetlerin  adil bir şekilde tüm insanların istifadesine sunmayı hedefleyen, kaynakların bu temelde herkesten mali gücü nispetinde toplanması ve mali gücüne göre dağıtılması ve bölüştürülmesini esas alan düzenlemeler ve politikalar uygulayan,biriktirmeyi,israfı,lüksü ortadan kaldıracak  mali,sosyal,kültürel araçlara uygulamalarında yer veren,yoksulları,kimsesizleri,yetim çocukları toplumun üretken,onurlu  bireyleri olarak topluma kazandıran politikalar izleyen kurumsallaşmış adil sistem.
[5]  57 Hadid 25  ve ayrıca bkz. 38 Sad 26
[6] 59  Haşir 7 “Allah'ın peygamberine diğer memleketlerden tahvil buyurduğu fey'i de Allah'a peygamberine, onun yakınlarına, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmış kimselere verilir; yalnızca içinizden zenginler arasında dolaşan bir servet olmasın diye. Bir de peygamber size her ne emir verirse onu tutun, yasakladığından da sakının ve Allah'tan korkun; çünkü Allah, cezalandırması çetin olandır.”

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bangladeş Dosyası