Evin Cezaevinden Yükselen 
Feryat!


        Şah Dönemi İran’ında Evin Cezaevi “işkence fabrikası” olarak çalıştırılmış, kimliklerine bakılmaksızın tüm “muhalifler” bu işkence fabrikasından geçirilmiş, bir çoğu işkence ve eziyetlere dayanamayarak orada kalmış,cesedi yada parçaları aileleri bulup alsın diye  Evin Çöplüğüne atıldığını bilenler hatırlar. O günlerde muhalif tutuklu yakınlarının büyük çoğunluğu ,evladlarının cesedlerini, bu ünlü Evin Hapishanesinin çöplüğünden toplardı. Bu gün bu kadarı olmuyor elbette,ancak daha düşük yoğunluklu ölüm ve işkence ve kötü muamele uygulamaları maalesef bu meşum Cezaevinde, geçen 30 yılda hiç eksik olmadı. Haksız tutuklama,kötü muamele,işkence ve katl gibi insanlık suçu niteliğindeki eylemler; mülüman,münafik,komünist ayrımı yapılmadan hep sürdürüldü.  Oysa muhaliflere reva görülen bu şiddet ve kötü muamele;kime ne maksatla,kim tarafından yapılırsa yapılsın; İslamın şiddetle lanetlediği cürümlerdir. İnsanlık dışı eylemler karşısında susmak, görmezden gelmek, hafife almak bir o kadar Allah indinde gayrimeşru bir davranıştır ki, işlenen cürümler gibi zulümdür.
        Keyhan Gazetesi yazarı  Sayın   Muhammed Nurizad’ın tutuklanmasında ki keyfilik, Evin Cezaevinde “terbiye” edilmesi sadedindeki “kötü muamele” ye tabi tutulması; üstelik İslam Devrimi,İslami Anayasa, Velayeti Fakih uygulamasının olduğu bir Ülkede vukubulması; yönetim felsefesinin, hukuk ve nizam  anlayışının, Halk iradesinin  ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Halka dayanma,kamuoyu desteği gibi meşruiyet ilke ve ölçülerini 'demokrasi ' ile ilişkilendirerek dışlamanın nasıl despotizme ve  halk karşıtlığına dönüştüğünü gerek Türkiyede gerekse İran'da seyretmekteyiz.Bunun  kadar önemli olan da gerici rejim uygulamalarının, İslam Cumhuriyetinde vukubulması karşısında, sessizliğe bürünen İslamcı Aydınların,ilim adamlarının çifte standardı ve "bizim despotizmimiz iyidir" sessizliğidir. Nerede,kim tarafından kime karşı yapılırsa yapılsın; İşkence,kötü muamele, hukuksuzluk, sansür, ifade özgürlüğü ile temsil ve örgütlenme hakkı önündeki engeller; her Müslüman aydının karşı çıkması gereken uygulamalardır. İslamilik iddiasında ki bir Ülkede; İslam Nizamı’nın varlığı yada yokluğu; sadece Camiilerinden yükselen sedadan değil, Cezaevlerinden ve pazarlarından akseden icraat ve muamelelerinden anlaşılır.
        Bu nedenle; Sayın Muhammed Nurizad’a ve tüm muhaliflere  reva görülenler; İran’daki Nizamın meşruiyetini sorgulanır kılmaktadır. Temennimiz odur ki; İran Halkının, İslam Nizamından daha fazla soğutulmadan; Nizamın tesis edilerek, Halkın adalet,özgürlük,eşitlik beklentilerine cevap verilmesidir. İrandaki İslami nizamın geleceği ve m eşruiyeti ancak buna bağlıdır.
       
        Aşağıdaki bağlantı; İslamcı bir Aydının, Evin Cezaevinde tüm Ülke Mesullerinin gözü önünde  uğradığı kötü muameleye ve nasıl buna göz yumulduğuna trajik bir örnek teşkil etmektedir.

YDH- Muhammed Nurizad'ın Feryadı

http://www.yakindoguhaber.com/haber_detay.php?haber_id=7907




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bangladeş Dosyası