Adam Olabilmek;Asalet ve Risalet Meselesidir.


                 Adamlar vardır; en zor zamanda  yapması gereken eylemi yapma iradesini göstermiş ve fiiliyata geçirmiştir. Bilal ra gibi. Yasir Ailesi gibi. Huseyin ra gibi. “Yapmam gerekiyordu,Yaptım!” diyebilmek “el İnsan” olabilmektir. Özgürleşip Rabbe yönelmektir. Adam olabilmektir. “Hayır” denmesi gereken zamanda ve mekanda; ” Bu yaptığınız zulümdür. Vicdanınız yokmu? Utanma duygunuz nerede?”  diyebilmek, Adam olmanın bir gereğidir. Allah el İnsan olmayı murad etmektedir.İnsani Asalet budur.Ademi'in varisi olabilme liyakatine sahip olmaktır. Adem'in evladı olma becerisini gösterebilmektir. Zor zamanda ve  çetrefil  bir mekanda hikmetle, Şahitlik görevini yapabilmektir İnsan olmak.İnsanın asaleti buradan gelmektedir. İbadetler bunun içindir. El İnsan olabilmek içindir.Risalet meselesidir.Rasullerin Yolundan gidebilme cesaretini ve liyakatını gösterebilme meselesidir. Zalim,hayasız,haddini bilmez, pervasız karşısında susmak,lal kesilmek, görmezden gelmek; insan olmakla,insanlıkla  bağdaşmaz. Dereyi geçinceye kadar haksıza dayı demek,insan onurunu lekeler. Adam gibi ölümü göze alamayanlar,malların Allah Yolunda sarfedemeyenler, evladlarını Allah'ın Yoluna sevk edemeyenler  şahitlik  yükümlülüğünü yerine getiremezler. Adam olabilmek, Allah’ın hoşnutluğu için candan,servetten, makam ve mevkiden, her türlü nimetten vaz geçmeyi bilebilmekledir.

Güncel Olaylar

            250 öğrencili Anfiye  başörtülü bir şekilde girebilmektir Adamlık!Allah karşıtı yasağa direnebilmektir . O menfur Başörtüsü /Hicab Yasağına “hayır” diyen salih mü’mineye  destek verebilmektir,onunla gerekirse anfiyi terk edebilmektir. el İnsan olabilmek; O mü’mineyi yalnız bırakmamaktır . Allah’ın Halifesi olabilmek o kadar kolay ve ucuzmu zannedilmektedir. Allah’ın hoşnutluğunu kazanmağa değmezmi yoksa Adam gibi davranışta bulunmak!?

            Adam olmak,gereğini yapma iradesi ortaya koyabilmektir. Müslüman kimlikleri nedeniyle 'Rektör' seçilenlerin, Adam gibi Davranışlar ortaya koyamaması değil. Belam Bağura,ehli nifak, Oportünist ve işbirlikçilik ahlak edinildiğinde,İnsanlıktan,erdemden, şahitlikten, Rahmanın kulu olmaktan eser kalmaz .  Menfaatçı,faydacı,bananeci, adamsendeci bir felsefi anlayış kişiyi kuşattığında; Rektörde olsa, onca yetkiye sahip olmasına rağmen, bu melun Başörtüsü/Hicap yasağına kayıtsız kalır. Cevap hazırdır:”Ne yapayım  söz geçiremiyorum!”  Bu baylara sormak lazım; “Neden hala o makamdasın bay Rektör!?”

            Adam olmak; Ankara Adliyesinde Yarsav'ın istikbarını mahkum edebilmektir. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Şahin Tanrıöver gibi,zulme ve entrikalara başkaldırabilmektir. Bu kahraman Adama destek verib, yardım edebilmektir,Adam olmak.


            Allah Kur’anda Yasin ve Mü’min (Gafir) sürelerinde iki kıssayla; Adam olmayı,zor zamanda ve çetrefilli mekanda nasıl davranılacağını;iki erdemli mü’min’in kıssaları ile   haber vermektedir.Bu iki Sürenin Mekki olması hasebiyle bu iki Kıssa ile Müslüman tahayyülü ve davranışı ve hatta iman/amel ilişkisi inşaa edilmiştir. Öğüt alıp, arınmaya niyeti olanlar için. Yasin Süresinde geçen iki adamın üçüncü adamla desteklenmesi hikayesi; zor zamanda yapılması gerekeni yapabilme erdemini gösterenleri anlatır bize. Mü’nin Süresinde  anlatılan, Ali Fravn’dan inancını gizleyen bir Adamın, en zor  zamanda ve çetrefilli bir mekanda, “hayır” diyerek Allah’ın elçisine destek vermesi gibi. İman’ın amele dönüşmesi zaruretine delalet etmektdir buradaki anlatımlar. Olay anına kadar her iki ‘Adam’ (Gerek Qaryedeki Adam ve gerekse Fravn Hanedanındaki Mü’min) susmuşlar, Hak ve Batıl karşı karşıya geldiğinde de yerlerini belirleme yükümlülüğü ve gerekliliği tecelli ettiğindede her şeyi göze alarak Hakkın ve Haklının yanında olduklarını ortaya koymuşlar,imanlarının şahitliğini icra etmişlerdir. İşte Vahyin  daha  başlarında Adam gibi davranma iradesi inşaa edilmeye başlanmıştır. Bu olmazsa,bir toplumu dönüştüremezsiniz. Bu davranış Müslüman karakterine ,davranışına egemen olmazsa bırakın toplumu dönüştürmeyi,çocuklarımıza bile sahip olamayız. Bu adam olma meselesi o kadar önemli bir meseledir.
            Sırasıyla görelim; zor zamanda gerekeni yapmanın ne anlama geldiğini.Ademin Varisi olabilmenin zorluğunu,buna mukabil Allah’ın hoşnutluğunu kazanarak ne büyük ikramlara mazhar olunacağını.

36 Yasin Süresi:Ashab ı Qarye


            Yasin Süresi Mekke’de nazil olmuş  83 ayetli bir Süredir. Kur’an’ın Kalbi olarak anılan bu Süre de anlatılan Ashab ı Qarye Kıssası ile daha nübüvvetin ilk döneminde nasıl bir davranış sergilenmesi noktasında, müslümanın karakter ve davranışı inşaa edilmeye başlanmıştır.
            13-      Sen Onlar’a, ‚O Qarye Ashabı’nı örnek ver,  oraya  Gönderilen'ler gelmişti.
      14-      Onlar’a  İki Kişi göndermiştik. Onlar’ı yalanlamışlardı. Biz de Üçüncü Kişi’yle  güçlendirmişdik. Şöyle dediler: "Elbette Biz Size Gönderilenler'iz."
      15-      (Kentliler) dediler ki: "Siz, Bizim gibi bir Beşer’siniz. Rahman da bir Şey indirmedi. Siz, yalnızca Yalancı’sınız."
      16-   (Gönderilenler) : "Rabb'imiz, Size Gönderilenler olduğumuzu biliyor" dediler.
      17-   Bize (görev olarak)düşen Şey Apaçık bir Tebliğ’dir."
      18-    Onlar dediler ki: "Herhalde, Siz’den dolayı Uğursuzluğa uğradık. Eğer son vermezseniz  Sizi taşlayacağız ve elbette Biz’den  Size Elim bir Azab dokunacaktır."
      19-   (Gönderilenler) dediler ki: "Uğursuzluk Sizin’ledir. Size Öğüt verildi diye mi? Hayır Siz Ölçü’yü taşıran bir Qawim’siniz."
      20-   O Medine’nin Uzağından bir Adam koşarak geldi. "Ey Qawmim, Gönderilenler'e uyun" dedi.



      İşte  o iki elçiyi desteklemek için koşarak gelen Adam,Kavminin gazabına aldırış etmeden,yapması gerekeni yapma iradesini ortaya koyuyor. O güne kadar susmuş, Qavmiyle bir çatışmaya girmekten kaçınmış olmasına rağmen,Hakla Batıl karşı karşıya geldiğinde,derhal Hakkın yanında yer alarak, İmanına sadakatle bağlı olduğunu ıspatlıyor. Kendini Rabbine Kurban  olarak sunuyor. İşte her sorumluluk bilinci ile gerekli eylemi yapan Rahmanın kulları, sadakatlerini  izhar ederek nefislerini Rablerine armağan etmektedirler.

 
            21-   "Siz’den Ücret istemeyenlere uyun, Onlar Hidayet bulanlar’dır."
      22-   "Bana ne oluyor ki Beni Yaratan’a kulluk etmeyecek mişim? Siz O'na döndürüleceksiniz."


               O erdemli Adam; eylemi öncesi kendi kendisiyle bir diyoloğa girerek; ‘böyle bir fırsat doğmuş Rabbime bağlılığımı,sadakatimi ıspatlamak için ,beni ne engelleyebilir? Beni yaratana karşı kulluk etmekten!’ diye erdemli  eylem için koşarak geliyor. Biliyor ki sessiz kalması durumunda Qavmi ile ayni safa düşecektir. Hayr ve şer  Rahmandandır diyerek iki Elçiye hitaben, ‘Sizin Rabbinize inandım’ diyerek Qawminden de teberri ettiğini beyan ediyor açık açık. Aksi davranışın yani toplumda Hak ve Batılın karşı karşıya geldiği bi zamanda sessiz kalmanın,kendini gizlemenin ‘sapıklık’ olduğunu biliyor. O da diğer iki Elçi gibi taşlanarak katledilir. Ve bu erdemli Adama; “Gir Cennete!” denir. Ve  öylesine bir yakine ulaşır ki, gireceği Cennete bakar ve  ‘Keşke Qavmim,Rabbimin beni bağışladığını ve ağırladığını bilseydi!’ diye Qavminin cehaletine ve körlüğüne hayıflanır.Kazanan kazanacağını kazandı,kaybedenlerse;bir çığlık yetti onların sönmesine.Ebedi ve alçaltıcı azapsa onları beklemektedir.

            23-   "Ben O'ndan başka İlahlar edinir miyim? Rahmân Bana bir Zarar verecek olsa Onlar’ın Şefaati Bana  Yarar sağlamaz, Onlar Beni kurtaramazlar."
      24-   "O zaman gerçekten  bir Sapıklık içinde kalırım."
      25-   "Elbette  Sizin Rabb'inize inandım. Beni duyun."
      26-   O’na " Cennet’e gir "denildiğinde "Keşke  Qavmim (bu durumu) bilseydi."
      27-   "Rabb'imin Beni bağışladığı ve  ağırladığını" dedi.
      28-    Kendisinden sonra ise Qawmi’ne Gök’ten bir Ordu göndermedik, gönderecek de değildik.
      29-   Bir Çığlık yetti. Anında sönüverdiler.

            40 Mü’min (Gafir ) Süresi;Mü’min Adamın Kıssası


            Sure i Mü’min’de Yasin Süresi gibi Mekkidir. Bu kıssayla da, tıpkı Yasin Süresindeki Adam gibi inancını gizleyen Mü’minin,  Hakla Batıl karşı karşıya geldiğinde derhal Hak’tan yana yerini ve duruşunu belirlemesi anlatılır. Bu Adam bu tavrından dolayı Batıl tarafından bir zarara uğratılmaz, Allah tarafından korunur. Böylece Vahiy daha Mekke döneminde, Müslümanları; Allah’a güvenme,cesaret,imanın amelle izharı gibi noktalarda inşaa eder.
            23-      Andolsun Biz Mûsa'yı Ayetlerimiz’le Apaçık Ispatlı bir delil’le gönderdik.
      24.      Fir'awn'a, Hâmân'a ve Qarun'a. Ama Onlar Yalan söylemekte olan bir Büyücü’dür." dediler.
      25-      Böylece O katımızdan kendilerine bir Haqq ile geldiği zaman dediler ki: "Onunla birlikte İman etmekte olanlar’ın Erkek Çocukları’nı öldürün, Kadınları’nı ise Sağ bırakın." Ancak Kafirler’in Hileleri boşa çıkmaktadır.
      26-      Fir'awn dedi ki: "Bırakın Beni, Mûsa'yı öldüreyim de O Rabb'ine yalvarıp yakarsın, çünkü Ben Sizin Dininiz’i değiştirmesinden ya da Arz’da Fesat çıkaracağından korkuyorum."
      27-      Mûsa dedi ki: "Gerçekten ben Hesap Günü'ne inanmayan her Mütekebbir’den Benim de Rabb'im Sizin de Rabb'inize sığırınım."
      28-      Fir'awn Ailesi’nden inancı gizlemekte olan Mü'min dedi ki: "Siz Benim Rabb'im Allah'tır diyen bir Adam’ı öldürüyor musunuz? Oysa O size Rabb'inizden  Apaçık Belgeler’le gelmiştir.  Buna rağmen O eğer bir Yalancı ise Yalanı kendi aleyhinedir.  Ve eğer doğru söyleyen ise Size waadettiklerinin bir Bölümü Size isâbet eder. Şüphesiz Allah Ölçü’yü taşıran çok Yalancı’yı Hidayet’e erdirmez."
      29-      "Ey Qawmim, Bugün Mülk Sizindir. Yeryüzü’nde de Hüküm Sahibi kimselersiniz. Fakat Bize Allah'dan dayanılmaz bir Zorluk gelecek olursa Bize kim yardımcı olacak? "Fir'awn dedi ki: "Ben Size yalnızca gördüğümü gösteriyorum ve Ben Sizi Doğru olan Yol’dan da başkasına yöneltmiyorum."
      30-      İnanan dedi ki: " Ey Qawmim, Ben Sizin için o Fırqalar’ın Günü’ne benzer bir Gün’den (gelir) diye korkuyorum.
      31-      Nûh Qawmi , Ad, Semud ve Onlar’dan sonra gelenler’in durumuna benzer. Allah Kullar için Zulum istemez.
      32-      "Ve ey Qawmim, doğrusu Ben Sizin için o Feryat Günü’nden korkuyorum."
      33-      Arkanızı dönüp kaçacağınız Gün Sizi Allah'tan koruyacak yok’tur. Allah kimi saptırırsa artık Onu Doğru’ya yöneltecek bulunmaz.
      34-      Size daha önce Yusuf Apaçık Belgeler’le gelmişti. Size getirdiği Mesaj konusunda Kuşku’ya düştünüz. Sonunda O ölünce "Allah O’ndan sonra bir Elçi göndermeyecek" dediniz. İşte Allah, Ölçüyü aşan Şüpheciler’i böylece saptırır."
      35-      Ki Onlar Allah'ın Ayetleri konusunda kendilerine gelmiş İspatlı bir Delil bulunmaksızın Mücadele edip dururlar. Allah katında da, İnananlar katında da Büyük bir Öfke’dir. İşte Allah her Mütekebbir Zorba’nın Qalbi’ni böyle damgalar."
      36-      "Ey Hâmân! Bana Yüksek bir Kule Bina et. Böylece o Yollar’a ulaşabilirim."
      37-      "Gökler’in Yolları’na. Böyelikle Mûsa'nın İlâhı’na çıkabilirim. Çünkü Ben O’nun  Yalancı olduğunu sanıyorum." İşte Fir'awn'a Kötü Amel böyle çekici kılındı. Ve Yol’dan alıkonuldu.  Fir'awn'ın Hileli Düzeni Yıkım ve Kayıp’tan başka olmadı.
      38-      İnanan dedi ki: "Ey Qawmim Siz Bana tabi olun. Ben Sizi Doğru Yol’a ileteyim."
      39-      "Ey Qawmim, gerçekten bu Dünya Hayatı yalnızca bir Meta’dır. Şüphesiz Ahiret ise Karar kılınan Yurt O’dur."

      40-      "Kim bir Kötülük işlerse kendi Misli’nden başkası ile ceza görmez. Kim de Erkek olsun Dişi olsun kendisi bir Mümin olarak Salih bir Eylem’de bulunursa işte Onlar içinde Hesapsız olarak rızıqlandırılmak üzere Bahçe'ye girerler."
      41-      "Ey Qawmim, ne oluyor ki Bana Ben Sizi Kurtuluş’a çağırmaktayken Siz Beni Ateş'e çağırmaktasınız."
      42-      "Siz Beni Allah'a küfretmeye ve hakkında Bilgim olmayan Şeyler’i O’na Şirk koşmaya çağırmaktasınız. Ben ise Sizi Aziz ve Gafur olan Allah'a çağırmaktayım."
      43-      İmkanı yok. Gerçekten Sizin Beni kendisine çağırmakta olduğunuz Şey’in Dünya’da da Ahiret'te de Çağrı’da bulunma ( yetkisi) yok’tur.  Şüphesiz Bizim dönüşümüz Allah'adır. Ölçüyü taşıranlar, Onlar Ateş Ashabı olanlar’dır.
      44-      İşte Size söylemekte olduklarımı yakında hatırlayacaksınız. Ben de İşimi Allah'a bırakıyorum. Şüphesiz Allah Kulları  pek iyi Gören'dir.
      45-      Sonunda Allah Onlar’ın kurdukları Hileli Düzenleri’nin Kötülükleri’nden O’nu korudu ve Fir'awn'un Çevresi’ni de Azab’ın en Kötüsü kuşattı.
      46-      Ateş Sabah Akşam  Ona sunulur. "Saat'in iqame Günü ise  Fir'awn Çevresi’ni Azab’ın en Şiddetli olanı’na sokun."
      47-      Ateş'in içinde karşılıklı Deliller’le tartışırlarken, Müstaz’aflar Müstekbirler’e derler ki: "Gerçekten Biz Size uymuş olan kimseler’dik. Şimdi Siz Ateş’in bir Parçası’nı olsun Biz’den uzaklaştırabilir misiniz?"    
      48-      Müstekbirler derler ki: " Biz hepimiz  içindeyiz. Gerçek şu ki Allah Kullar arasında hükmetti."
      49-      Ateş'in içinde olanlar Cehennem Bekcileri’ne dediler ki: "Rabb'ine Dua edin Azab’tan bir Gün’ü Bize hafifletsin."
      50-      "Size kendi Elçileriniz Apaçık Belgeler’le gelmedi mi? "dediler. Onlar "evet" dediler. "Şu halde Siz dua edin" dediler. Oysa Kafirler’in Duası çıkmazda olmaktır.

         Musa as apaçık bir delille Fir'awn'a, Hâmân'a ve Qarun'a geldi.Onları Allah'a kulluğa davet etti. Onlara yalanlayıp  Musa'yı ölümle tehdit ettiler. Şirkin bu üç çehresi tüm şirk siyasal sistemlerinin ana yapısını oluşturmaktadır. Sırasıyla siyasal güc,dini,siyasi akıl hocaları ve mütrefin/ekonomik güc.Güncel okumayla egemen oligarşik bürokrasi,aydınlanmacı aydınlar ve sermaye.Bu üçlü Çehrenin önüne çıkan Musa davetini yapar ve tehdit edilir. İşte o an imanını gizlemiş olan Mü'min Adam artık bu dakikadan itibaren, Hak'tan yana, Musa'dan yana tavrını alacak, yerini ve duruşunu ortaya koyacaktır. Aksi durumda imanının bir değerinin olamıyacağını iyi bilmektedir. Ve Fravn ve şurekaına arka arkaya Musa'nın diliyle nasihat ve uyarıları sıraladı.Allah  mutrefiynin  kötülüğünden  bu Kahraman ve erdemli Adamı korudu.

         Bu Kıssaların anlattığı ve inşaa ettiği şahsiyet;Anfide Başörtülü/Hicaplı kardeşine sahip çıkar,destek olur. Rektörse, tüm fesad şebekelerini dağıtır,Allah'a karşı inatlaşma anlamına gelen Başörtüsü yasaklarını derhal kaldırır. Cumhuriyet Savcısı Mustafa Şahin Tanrıöver gibi,zulme ve entrikalara başkaldırır,mahkum eder.Dolayısıyla; Vahiyle inşaa olanlar imanları ile amelleri birbirini teyid edenlerdir. Adam olamayanlar ise,olaylara seyirci kalıp,susmayı tercih edenlerdir.
            
                  Selam olsun Adem'in sa varisi olabilenlere,Muqarreb öncülere,ıbadurrahmanlara.Selam olsun kalplerindeki imanları amelleriyle hayata sunanlara. İnandığı gibi yaşayıb,cesaretle Hakkın şahitliğini yapanlara.





Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bangladeş Dosyası