İslam ve Demokrasi
Hilafet ve demokrasiyi
bir araya getirmek mümkün müdür?
Demokrasi; İktidarın Halk iradesi ile seçilmesine, denetiminin başta muhalefet ile yapılmasına, hukukun üstünlüğüne dayalı bir siyasal rejimdir ve bu kazanımları bizatihi İslamın toplum hayatı için hedeflediği sonuçlardır. Nasılsanız öyle yönetilirsiniz. Yani her toplum layık olduğu tarzda yöntilir. Allah yönetimin keyfiyet ve kalitesini toplumun bizatihi kendi durumunun belirleyeceği hükmünü adeta proğramlamıştır. Gerçektende cahil toplumların yönetim şekli, kaba, gaddar, sert, baskıcı ve adaletsiz iken kültürlü toplumların yönetimleri daha adil, şefkatli, yumuşak ve özgür karakterlidir. 'Rasulullah ta sizler için en güzel örneklik vardır' uyarısı ile ' eğer sert ve haşin olsaydın etrafından dağılır giderlerdi!' ikazı bize göstermektedir ki; Rasulullah'ın yönetim anlayışı meşrudur ve örnektir, dışındaki anlayışların ise Bizim için bir örnekliği yoktur ve islami yönetim yumuşak, sevgi ve şevkat üzere, özgür, adil olmak zorundadır. Unutulmamalı ki insanlar ya dinde kardeştirler yada Adem ve Havva'dan beşer olarak kardeştirler. Dinde zorlama olmaması, dünya görüşünü, yaşam felsefesini ve hayat tarzının her tezahürünü içine alır. Rasulullah gibi davranmak inanan ve inanmayanları Darusselam'ın şefkatli kucağında barındırmak ve inançları ne olursa olsun toplumun/Nas'ın;' bu yönetimin alternetifi yoktur eğer bir zaafa uğrarsa felaket olur!' düşüncesine kavuşturulması gerekmektedir. Akis durumda Halk kendi iradesiyle layık olduğu yönetim şeklini seçecektir ki bu da İslam'ın rıza gösterdiği bir seçenektir. Zira dinde zorlama yoktur ve her toplum çoğunluğun layık olduğu tarzla yönetilir bu anlama gelmektedir. Eğer yönetimdeki müslümanlar toplumu; şefkatli,adil, eşit, mutlu ve mesut olmayı sağlayamıyorsa; siyasi irdidattan sorumludurlar zaten Halkı İslamdan soğutmak başlı başına bir cinayettir.Böyle bir cinayeti işleyen bir yönetim şeklinin de İslam Nizamı olarak isimlendirilmesinin bir anlamıda yoktur. Özgür bir ortamın yaratılması ve tebliğ,irşad ve münazaranın özgür bir vasatta ceryanı esastır. Zorlama ve şiddet İslamın reddettiği yöntemlerdir. İslam Devlet anlayışı, halka karşı müşfik bir babanın evladlarına karşı olan yaklaşımını öngörür.
Öte yandan,Kırallıkla Demokrasi bir araya gelebiliyorsa hele de en özgün modeli İngilterede bu olabiliyorsa; İslam Halifeliğinin demokrasi ile bir araya gelmesi daha kolay, gerekli ve uyumludur.İslam’ın ‘Nasılsanız öyle yönetilirsiniz!’ ‘Dinde zorlama yoktur’ ‘Bir kavim nefsindekini değiştirmeden Allah halini değiştirmez!’ toplumsal yasaları ile Barış, Özgürlük, adalet ve eşitlik (Kıst) ilkeleri, Demokrasinin; çoğulculuk,hukukun üstünlüğü, Halk iradesi, kamuoyu, adalet, eşitlik,sosyal devlet v.b. konulardaki tecrübe ve kazanımları bir araya getirildiğinde, Müslüman Halkların istibdat ve totaliter rejimleri ile yönetilmesi değil, demokrasi ile yönetilmesinin daha gerçekçi, daha dini ve daha insani olduğu anlaşılacaktır. Hali hazırda İslam Ülkelerindeki tecrübe; demokrasi ve Totaliterim dışında bir üçüncü seçenek ortaya çıkartabilmiş değil. Demokrasiye karşı çekincesi olanların asırlar boyunca totaliterizm ve despotizmden arınmış ve ayrışmış bir siyasal toplumsal modeli ortaya koyabilmiş olmalarıda söz konusu değil. Ortaya koyulacak olanında Totaliterizme değil Demokrasiye daha yakın olacağı da kesindir.
Devlet , Toplum ve Birey;Bir Değerlendirme
Toplum üç sınıftan oluşur;Cumhur, Halk ve Burhan ehli aydınlar. İdeal devlet erdemi teşvik eder ve mükafatlandırır.Erdemsizliği mahkum eder. Eğitim ve öğretimle erdemli insan yetiştirme hedeflenir. İfsad edici hiçbir şeye devletin müşvik eliyle müsaade edilmez. Toplum ifsadı mahkum eder.Olan aşağılanır. Eflatun erdemli devletin,bilge,cesur,adil,ölçülü olduğunu söyler. İbni Rüşt, iffeti;yiyecek ve içecekte,cinsel arzularda ölçülü olmak olarak tanımlar. Ölçülü ve mutedil olmaktır esas olan. Bu açıdan israf ve lüks ölçüsüzlüğü , itidalsizliği gösteriri ve iffetsizlik olarak nitelendirilir.
Erdem,bilgi,burhan toplumsal bir yaşamda nesillerin zaman boyunca elde ettiği toplam hasıladır. İnsanlığın yönetim felsefesi konusundaki birikimi hikmettir ve nerede bulunursa alınmalıdır. İbni Rüşd ve Farabi; insan sadedinin ideal erdemli devlet vasatında yani toplumsal hayatında söz konusu olabileceğini ileri sürerler. Siyaset felsefesi ve ideal devlet toplumsal sadedi meydana getirir. Despotik ve istibdat devletleri ise toplumsal mutsuzluğu, korkuyu, yozlaşmaya, çürümeye neden olur. Toplumsal hayatın varlığı daha çok ekonomik ihtiyaç ve gerekliliklere dayalıdır. Yiyecek,giyecek,barınma, üretim, tüketim, bölüşüm ve bunlar için işbölümü vazgeçilemez konulardır. Hukuk ve adalet; tüm bu toplumsal vasatta yürütülen sosyal,ekonomik ve siyasi faaliyetlerin eşit,adil, hakkaniyetli bir şekilde yürümesini ve gerçekleşmesini sağlar.
“İslam” ve “Demokrasi” birbiriyle Çelişirmi?
İslam kaynağı Vahiy yani Kur’an ve sahih sünnet olan bir dindir. Demokrasi ise özellikle hristiyan toplumların tarihi tecrübelerinden ve entelektüel düşüncenin ortaklaşa ortaya çıkarttığı siyasi toplumsal bir sistemdir. İnanlığın ortak fıtri aklı birey ve toplum hakları ile halk ve yönetim ilişkisini doğruya en yakın bir şekilde tanımlamaya çalışmıştır. Halka vahyedilmiş kendini bile dikte etmeyen bir din olan İslam ile tarhi süreç içinde totaliter ve istibdata yönelmiş pratiği/geleneği birbirinden ayırmamız ,İslama karşı en azından bir kadirşinaslık olacaktır. ‘Halifeye yada İmam’a itaat Allah’a itaattir’ anlayışı elbette demokrasi ile taban tabana zıttır. Ama böyle bir anlayış İslam’la da bağdaşmadığı ve hatta İslam’ın reddettiği zulum ve bağnazlıklara sebebiyet verdiği tarihi tecrübeyle sabittir.
Halka Tahakkümde İstismarda, Gayri Meşrudur!
Demokrasi; Halkın kendini yönetmesidir. Çoğulcu Demokrasi: Yönetme hakkı çoğunluğu elinde bulunduran iktidarındır. Demokrasi Birey haklarını tanır. Bireye seçme ve seçilme hakkını verir. Ülke yönetimi belli aralıklarla yapılan genel seçimlerle belirlenen, halkın tercih ettiği vekillerden oluşan Millet Meclisi tarafından yönetilir. Meclis Halk adına yasama ve yürütmeyi Halk adına kullanır. Özellikleri: Siyasi çoğunluk, Temsil, Seçim, Çoğunluğun yönetme hakkı, Muhalefet etme hakkı, Özgürlük,Temel hak ve özgürlükleri korunması, Eşitlik. Bunlar İnsanlığın ortak kazanımıdır. Ortak aklın ve insanlık tarihinin ortak tecrübesidir. Merhum Mehmet Akif Ersoy neredeyse bir asır önce Avrupa seyahatinden dönüşünde dostlarına izlenimlerini anlatırken söylediği;"Onların hayatları dinimiz gibi, dinleri bizim hayatımız gibi!" benzetmesi tamda anlatmak istediğimiz konudur. İslam ülkelerine kara bir kabus gibi çöreklenmiş diktatörlükler ve istibdat rejimleri; müslümanlara egemen olmuş meskenetin ve zilletin yegane sebebidir. Batılı toplumların özgürlüğü, eğitimi ve özgüveni karşısında; üçüncü dünyanın istibdat rejimleri altında özgüvenlerini yitirmiş, meskenet bataklığına saplanmış toplumların hiçbir şansı olamaz.
Halkı müslüman olan ülkelerin kurtuluşu; İslama yönelerek başlarındaki despotik ve istibdat rejimlerden kurtulmalarına bağlıdır. Böylece medeni dünyada kendilerine bir yer edinecekler, İslamın ideal Tevhidi dünya görüşü ile müslümanların hayat tarzı arasındaki bu günkü devasa fark ortadan kaldırılmış olacaktır.
Halkı müslüman olan ülkelerin kurtuluşu; İslama yönelerek başlarındaki despotik ve istibdat rejimlerden kurtulmalarına bağlıdır. Böylece medeni dünyada kendilerine bir yer edinecekler, İslamın ideal Tevhidi dünya görüşü ile müslümanların hayat tarzı arasındaki bu günkü devasa fark ortadan kaldırılmış olacaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder