Din- Devlet – Cumhuriyet

Din- Devlet – Cumhuriyet

‘Cumhuriyet’in kendisi de İslamcı bir projeydi' diyerek yeni bir tartışma başlatan Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Kara'dan yeni savlar:

Röportaj: Murat Menteş


Star; Pazar 24.01.2010

Din ile devlet neden birbirinden ayrılamaz? Modernleşirken nasıl dindarlaşıyoruz? Fethullah Gülen ve cemaati, Nurculuğun neresinde? İslamcı entelektüellerin etki gücü azaldı mı, arttı mı? Çok para sahibi olanlar neden zengin sayılamaz? Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Kara, son günlerin en çok merak edilen sorularını yanıtladı.

• ‘İslamcılık, Müslüman kalarak modernleşme ideolojisidir’ demişsiniz. Ne demek bu?

Batı’da modernleşme dinden uzaklaşmak ya da dinle irtibatı koparmak demektir. Bizde ise devleti ve onun ayrılmaz parçası olan dini kurtarmakla ilgili bir süreçtir... Türkiye hâlâ hem modernleşiyor, hem dindarlaşıyor.

• “Cumhuriyet’in kendisi de İslamcı bir projeydi” dediniz...

Milli Mücadele, hilafetçi ve Pan-İslamist bir hareketti. Hindistan’dan bile kaynak gelmiştir. Birinci Meclis’te kürsünün arkasında ayet yazılı bir tablo bulunur ki bu Osmanlı meclisinde bile yoktu. Birinci Meclis şeyhlerle, alimlerle doluydu. Lozan’la (1923) birlikte işler değişiyor.

HİÇBİR SİYASETÇİ ‘DEVLETİN DİNİ YOKTUR’ DEMEMİŞTİR

• Atatürk’ün İslamcı bir dönemi olmuş muydu?


Mustafa Kemal Paşa’nın dinle ilgili olumlu ifadeleri 1924 baharına kadar. O döneme kadar hilafetçi ve Pan-İslamist idi. Sonrasında din merkezli muhalefet hareketlerine karşı yaptığı konuşmalarda olumsuz ifadeler söyler.

• ‘Devlet ve din birbirinden ayrılmaz’ diyorsunuz. Ne demek bu?

Elbette teoride devleti ve dini ayrı tartışabiliriz. Gerçekte ise Türkiye’de din ve devlet birbirinden bağımsız olarak varlığını sürdüremez. Soruyorum: Neden 80 küsur yıldır Türkiye’de hiçbir siyasetçi ‘Devletin dini yoktur’ cümlesini kullanmamıştır? Toplumsal, siyasi, kültürel anlamda Türkiye’de din ile devlet birbiriyle iç içedir. Türk halkına ‘Türkiye devletinin dini yoktur’ deseniz, vatandaş bunu ne anlamlandırabilir ne algılayabilir. Toplumun ve devletin kurucu unsuru en geniş manada dindir.

FİKRİ DERİNLİK SAHİBİ İSLAMCILAR GERİ ÇEKİLİYOR

• İslamcı entelektüellerin etki gücü ne durumda? Azaldı mı, arttı mı?


Düşünür vasfı taşıyan kişilerin etkisi zayıfladı. Medyada yer alanlar, görünür olanlar ise, itildikleri istikamette ilerlemeyi kabul edenler. Fikrî derinlik sahibi, tutarlı İslamcılar geri çekiliyor.

• İslamcıların düşünce düzeyi nedir?

12 Eylül’den önce hakikaten fikir adamları olsaydı, bugün bir devamı olurdu. İdeolojik talepler ve baskılar ortadan kalktıkça, ortada fikir ve düşünce olmadığı anlaşıldı. Solculuk, Marksizm, Kemalizm, Milliyetçilik fikrî hayatı da canlı değil bugün. Bunun sonucu olarak Türkiye’de fikir ve düşünceyle üst düzeyde irtibatlı bir politika ve yaşam tarzı yok.

SOLCULAR DİN KONUSUNDA ÇOCUK SEVİYESİNDE

• Solun dinle ilgisi ne durumda?


Solcular, din konusunda çocuk seviyesinde. Türkiye’de sol çevrede yetişip de din konusunda kayda değer bir bilgiye sahip hiçbir entelektüel, akademisyen, gazeteci, fikir adamı yok. Cuma namazının cemaatle kılındığını bilmeyen sosyologlar var.

• ‘Batılı fikri değerler üzerinden İslam’ı meşrulaştırmak’tan söz ederken neyi kastediyordunuz?

Türkiye’de modernleşme tarihimiz aynı zamanda bir tür dindarlaşma süreci olduğu için, Batılılaşma, dini anlayış ve kavramlarla yorumlanmıştır. Modern Batı’ya ait birçok kurum, kavram, fikir için iki şey söylenmiştir: 1. Bunlar zaten İslam’dan Avrupa’ya geçti. 2. Bunların daha âlâsı bizde var.

• Batılı yazar ve filozofları okumak... İslamcı düşünce açısından sakıncalı mı?

İslamcıların Sartre’la, Heidegger’le, Wittgenstein’la ilgilenmeleri normal. Fakat hangi gözlükle bakacaksınız? Bir Alman veya Fransız gibi bakıyorsanız, bu yalnızca size entelektüel tatmin sağlar. Onların gündeme getirdiği düşünme biçimlerinin, fikirlerin Türkiye’de nasıl bir şekil alması gerektiği konusunda bir çaba varsa, bu önem taşıyabilir.

• Nasıl bir gözlükten söz ediyorsunuz?

Herkes hermeneutik’ten (yorumbilim) bahsediyor, ilahiyatçılar da dahil. Fakat bizdeki muazzam şerh ve haşiye geleneğini umursayan, onunla hermeneutik arasındaki ilgiden söz eden yoktur.

Fethullah Gülen hareketi ‘Yeni Nurculuk’tur

• Nurculuk, özellikle de Fethullah Gülen cemaati çok büyüdü. Bu cemaatin genel nitelikleri neler?


Fethullah Gülen hareketine ‘Yeni Nurcu’ hareketi diyebiliriz. 1924-1950 arasındaki Nurculuk farklı. Çok partili hayata geçildikten, Bediüzzaman’ın vefatına (1960) kadar geçen sürede Nurculukta, devlete katılmaya yönelik bir açılım gerçekleşti. Risale-i Nur’ların Latin harfleriyle ilk toplu basımı, ta 1957-1959 yılları arasında yapılmıştır. Bir rivayete göre bu, bizzat Adnan Menderes’in desteğiyle gerçekleşmiştir. Nitekim, Said-i Nursi de Demokrat Parti’yi alenen desteklemişti.

• Nurculuk sistem karşıtı bir hareket midir?

Hayır, Nurculuk tipik muhafazakar karakterdedir. Nurculuğun bir Kürtçü damarı vardır. Sadece bu damarın devletle bir meselesi var fakat onlar da iyice zayıflamış durumda.

• Çeşitli kurumlarda Nurcu kadrolaşmadan söz ediliyor. Öyle mi sahiden?

Devlet içinde yer edinme eğilimi, 1970’lerdeki radikal İslamcı unsurlar haricinde, tüm cemaatlerde vardır. Milli Görüş hareketi de, Süleymancılar da, hepsi aynı eğilimdedir. Aynı şey farklı ideolojik yapılar, sosyal çevreler için de geçerli.

Cip almak en vasıfsız adamın zenginlik anlayışı

• İslamcıların siyasi ve ekonomik olarak büyümesinin mahiyeti nedir?


İslamcılar 12 Eylül’den sonra kendilerinden vazgeçerek büyüdü. Bugün asıl mesele, İslamcıların suyun akışına kapılmaları, sisteme angaje olmaları. Bu temel problemin yanında tatil köyleri, beş yıldızlı oteller ikincil meseleler. Müslüman çevrelerin ekonomik olarak büyümeyle birlikte bayağılaşması dikkat çekiyor.

• Yani Türkiye’de zenginler...

Türkiye’de zengin yok. Eline para geçmiş kimseler var. Hayat kalitesi denince insanların aklına cipler geliyor. Cip almak, en cahil, en vasıfsız adamın zenginlik anlayışı. Zihni kapalı, sanattan anlamayan, zevki gelişmemiş kimse sıradan biridir.

PROF. DR. İSMAİL KARA KİMDİR?

Çağdaş İslam düşüncesi, Çağdaş Türk düşüncesi, din-siyaset ilişkileri ve yakın dönem Türk siyasi tarihi çerçevesinde önemli çalışmalara imza atan Prof. Dr. İsmail Kara, 1955 Rize doğumlu. 1965-1967 yılları arasında imam olan babası Mehmet Kara’dan hafızlık dersi aldı. 1973’te İstanbul İmam Hatip Okulu’nu, 1977’de Yüksek İmam Enstitüsü’nü, 1986 yılında da İstanbul Ü. Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü’nü bitirdi. 1995’ten bu yana Marmara Ü. İlahiyat Fakültesi’nde görev yapıyor. Başlıca eserleri; Türkiye’de İslamcılık Düşüncesi, İslamcıların Siyasi Görüşleri, Biraz Yakın Tarih Biraz Uzak Hurafe, Bir Felsefe Dili Kurmak, Din ile Modernleşme Arasında Çağdaş Türk Düşüncesinin Meseleleri...

Kaynak: Star


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bangladeş Dosyası