Temmuz devrimi... Kaybedilmiş hedef
Mısır'da cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidilirken Kahire sokaklarında yönetimin değişikliğinin şartlarının olgunlaştığı belirtiliyor.
Pazar, 01 Ağustos 2010

Ali Yusuf -Dünya Bülteni/ Kahire


23 Temmuz 1952 devrimi yıldönümleri Mısır vatandaşına genellikle o günkü siyasi olumsuzlukları hatta bugün bile Mısır halkının duygularını harekete geçiren olumsuzlukları hatırlatıyor. Yalnız biraz insaflı olmak gerekirse devrimin o günkü bazı olumlu yönlerini de görmezlikten gelemeyiz.

Aslında, devrim birbirine zıt iki hali yani iyi ve kötü birtakım unsurları bünyesinde bulundurmaktadır. Ancak devrimi yapanların halk önünde ilan ettikleri gayelerinin hilafına davranış sergilemeleri nedeni ile kötü unsurlar, iyiler üzerine galip gelmiştir. Bundan dolayı bazıları hürriyet ve bağımsızlık hayalleri içinde boğulmuş, ancak bazı insanlar da bugün bile devam eden baskıcı idarenin farkına varmışlardır.

Yıllardır şu soru sorulmakta ve cevabı beklenmekte: “23 Temmuz devriminden ne kaldı? Ve altı hedef, gaye ne idi, ne kadarı yerine getirildi? Bu hedefleri gözden geçirdiğimizde, “sömürgeciliğin ortadan kaldırılması, feodalizmin ortadan kaldırılması, kapitalizmin rejime hâkim olması, güçlü milli bir ordunun ikame edilmesi, sağlam bir demokrasinin yerleştirilmesi ve sosyal adaletin gerçekleştirilmesi” gibi hedeflerden hangilerinde başarıya ulaşıldığı açıkça ortaya çıkar.

Abdunnasır’ın gerçekleştirdiği Temmuz devrimi konusunda tartışmalar devam etmektedir. Devrim karşıtları, devrimle birlikte Mısır’dan sömürgecilik kaldırılsa; mağdur çiftçilere toprak veren tarım reformu yasaları çıkarılsa, buna bağlı olarak çiftçilerin refah düzeyi, eğitim ve üretim seviyeleri rahatlasa ve genel eğitim ve üniversite fırsatları ve sağlık konusunda da iyileştirmeler yapılmış olsa bile, beşinci hedef ve amacın -ki bu devrimin en önemli amacıdır- gerçekleşmediğini öne sürmektedirler. O da, “sağlam bir demokratik hayatın ikame edilmesi”dir. İşte olması gereken bu hedef 58 yıldan beri gerçekleşmesi gereken bir hedef ve amaç olarak hala beklemektedir.

Devrim sağlam bir demokrasi ve anayasa reformu gerçekleştireceği ilan edilerek yapıldı. Ama gerçekler bunu yalanladı, maalesef bu konudaki vaadlerin hiç biri olmadı. Yolsuzluk tüm sektörleri hükmü altına aldı. Acziyet, siyasi ve sosyal adaletsizlik tüm hayatı felç etti. Toprak reformuna rağmen tarımsal mülk edinme hakkı bile gerçekleşmedi. Eğer tüm bu hedef ve gayeler gerçekleşmiş olsa idi Mısır üçüncü dünya ülkeleri arasında yer almazdı.

Devrimden 58 yıl sonra Mısır’ın sosyal, medeniyetsel ve kültürel yüzü aynı özellikte devam etmektedir. Tek parti zihniyeti anlayışına devam edilmekte olup ve çok partili demokrasi görüntüsü sadece şekilsel bir görüntüden ibarettir. Ülkede özgür düşünceye ve insan haklarına saygı yoktur. Rejim adına yapılan siyasi tutuklamalar ve akabindeki işkenceler devam etmektedir. Bundan dolayı devrimin sadece adı kalmıştır.

Demokrasi vaadi ile devrim yapanları ve bu yolda yaptıkları yanlışları Mısır halkı unutmayacaktır. Mısır halkı devrimcilerin darağacında sallandırdık-ları bu ümmetin en değerli alimlerini, Seyyid Kutub’u, Abdulkadir Udeh’i ve değişik siyasi çevrelerdeki bu ümmetin tutuklanan ve aynı işkenceleri gören o ihlaslı evlatlarını da unutmayacaktır.

Devrim yanlıları medyayı da tek elde tutarak yanlı medya yayıncılığının da mimarları olmuşlardır. Devrimden sonra Mısır’da resmi hükümet görüşünü ifade eden bir basın–yayın kuruluşu oluştu. Muhalefetin görüş ve ifadeleri sansürlendi, hatta hiç muhalefet yokmuş gibi yayınlar yaparak halkın hür iradesine pranga vuruldu. Resmi yayın organlarında diğer siyasi yapılanmalar ve çalışmaları, kısacası muhalefet partileri hiçe sayıldı.

Enver Sedat da siyasi varlığını Temmuz devrimine dayandırarak ayakta tutu, ona göre şekillendirdi. Ondan sonra Hüsnü Mübarek de aynı yolu izledi. Cemal Abdunnasırın ölümünün üzerinden 40 yıl geçmesine rağmen aklıselim bir demokratik bir hayat kurabilme fırsatı sağlanamadı

Feodal sistem, başka bir şekil altında tekrar geri döndü. Tarıma elverişli arazilerin işletilmesi ve ve inşaat sektörü belli sayıda yatırımcının hâkimiyetine geçti. Belli sayıda bir azınlık hem üretim ve para kaynaklarının başında hem de siyasi ve güç kontrol bu kişilerin ellerindedir. Ve bugün Mısır’ın milyarderlerin durumu çok hırçın ve vahşi görünüm arzetmektedir. Raporlara göre, bugün Mısır’da 500 milyarder ve milyoner var. 152 bin kişinin geliri 2.1 milyon cüneyhtir. 40 milyon kişinin aylık geliri ise 175 cüneyh. 10 milyona yakın kişi ise açlık sınırının altında ve 1 cüneyhle geçiniyor (1 TL= 4 cüneyh). Adaletsizlik ve sermaye sahiplerinin iktidarı elde tuttukları ve bu şekilde aslında rejimi satın aldıkları görülüyor. Bu sayede bazı büyük iş adamlarının millet meclisine girdikleri ve iktidarda söz sahibi olduklarını görüyoruz. İşadamlarının Millet meclisinde yer almak istemelerinin sebebi halka hizmet etmek mi? Hayır, asla. Bu kişilerin amacı milletvekili imtiyazını kullanarak üretime elverişli topraklara sahip olmak ve demir, çimento gibi hayatın can damarı olan ürünleri, işletmeyi ve üretimi elde tutmaktan başka bir şey değildir. Genel maslahatlarla bakanların ve parlamenterlerin menfaatlerine müdahale ederek halkın hak ve hukuklarını kendi sermayelerine katarak adaletsizliğin, açlığın ülkede kol gezmesine yol açıyorlar.

58 yıl sonra cumhurbaşkanından ya da iktidardan değişim taleplerini kim dile getirebilecek? Acaba şu andaki durum, yani zenginlerin devlet arazilerine hâkimiyeti görüntüsü, sermaye sahiplerinin rejime ve iktidara sahip olmaları, feodal sistem açısından bakıldığında, temmuz devrimi günlerinin öncesine benzemiyor mu? Adaletsizlik, fırsat eşitsizliği, makam mevkiin miras yoluyla geleneksel olarak el değiştirmesi, demokrasisinin yokluğu. Temmuz devriminin hedef ve gayelerinin beşincisi ve en önemlisi, demokratik yaşamın olmayışı beraberinde birçok hayalleri de yok etmiştir. “Acaba Mısır’da yeni bir devrime mi ihtiyacı var?” diye sormadan edemiyor insan …

Yorumlar

  1. Pakistan,İran, mısır! Sosyo ekonomik yapının bu kadar bozuk olduğu siyasal rejimleri farklı üç Ülke. Üçündede ortak payda; istibdat, siyasi katılıma kapalı olmaları ve askeri,bürokratik sermaye oligarşisi ile yönetiliyor olmaları. İran'da bir nebze farklılık olsada durum ayni.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Bangladeş Dosyası